25 Ağustos 2010 Çarşamba

AZGIN BOĞANIN GAZABI


Boğayı hepimiz gördük...Matadordan yediği kılıç darbeleri yüzünden çok hiddetlenmişti.Tribündekilerin boğanın matadora daha hiddetli saldıracağını sandığı bir anda ,birdenbire tribünlere sıçramak için kullanacağı bir yükseltiye doğru koştu boğa.Şimşek gibi bir buçuk metre sıçrayıp tribündeki seyircilerin içine daldı.Bir anda can pazarına dönmüştü ortalık!Boğa,önüne kim çıkarsa çakıyordu 'Yaradana sığınıp!'Sonuç:40 yaralı.

Hayatım boyunca boğa güreşi seyretmedim canlı olarak.Ama seyretmiş gibi oldum,bazen çok da zevkli olabiliyormuş...Gerçi ağır yaralanıp yoğun bakıma alınan iki kişiden biri 10 yaşında bir çocukmuş.Bu yaşta bir çocuğun başına gelenlere üzülmemek elde değil.Çocuk bile masum değil aslında o arenada.Ona bu ölüm oyununu seyrettirerek çoktan kirletmişler çünkü masumiyetini.

Boğa için hedefini şaşırdı falan diyorlar ama asıl bu defa hedefini tutturdu.Türibündeki o rahat koltuklarında riske girmeksizin bir ölüm oyununu kendilerine zevk ve eğlence yapmanın o ürkünç konforunu yaşayan seyircilere vurmuş oldu ilk defa bir tos.Bunu bilinçsizce yaptığını söylüyorlar,ama hayvanların bilinçleri hakkında ne biliyoruz ki?Hayvancağız asıl hesaplaşılması gerekenin bu kalabalık olduğunu sezmiş olamaz mı?

Boğaya bayıltıcı iğne saplayıp sakinleştirmişler.Sonra da öldürmüşler yani itlaf etmişler onu.Neden?Eee ne de olsa türibündeki seyircileri kendine hedef seçmiş bir boğa o.Belki de sandığımız gibi salak bir boğa değildir,belki de bu başarılı girişiminden sonra her zaman seyircileri hedef seçecek ve onlara ölüm oyunu nasıl oynanırmış,bir güzel göstermek isteyecek.Ne olur ne olmaz!...Neden riske atılsın bu kuduruk boğa dururken o masum ve günahsız seyirciler...Ha bir de mazallah,elde ettiği bu çok özel bilgi genlerine kodlanır ve doğacak çocukları da insanlarla hesaplaşabilen bir türün öncüleri falan olursa?..İnsanlık büyük tehdit altına girer değil mi?Bu söylediklerim uçuk kaçık fanteziler gibi duruyor ama gene de ne olur ne olmaz!...En iyisi itlaf edip kurtulmak bu boğadan abi...

8 Ağustos 2010 Pazar

7 Ağustos 2010 Cumartesi

Sokak Şarkıcısı Bir İskeletin Marifetleri!...



Bir iskelet..Sokak şarkıcılığı yapıyor.Bir rock and roll parçayı söylerken çılgınca hareketler yapıyor.Söylediği şarkı hangi gruptan şarkıcıdan bilmiyorum,ama,onun o sürekli sırıtkan ağzına çok yakışıyor.En sonunda para için önünde duran şapaya doğru boylu boyunca uzanıyor ve dinleyicilerine müthiş bir selam veriyor..Şarkı bitmiş,alkışlıyorlar,o hala kıpır,kıpır...hiperaktivitesi var gibi duramıyor yerinde...Sahibinin(!) geçim kaynağını sağlayacak kadar yararlı bir iş yapsa da,onun parada pulda gözü olmadığı belli.Biraz eğlenmek yetiyor ona!..

Bu kadar komik ve eğlenceli gözükmesinin nedenleri çok.Bir defa sahibi çok iyi yetiştirmiş onu,defalarca prova yapılmış.Ağız hareketleri şarkıyla öyle senkronize olmuş ki,playback(!) yapılmadığına,bunu düpedüz iskeletin söylediğine yemin edeceği geliyor insanın.İkincisi onun doğal bir komik olması..Aslında bir iskelet korkunç değil komiktir.Çünkü derisi,dudakları olmadığından sürekli sırıtmak zorundadır.Sırf kemikten oluştuğundan yemeğe de ihtiyacı yok,aç kalma derdi de yok.Yaşam kaygısı çekmesine hiç lüzum yok!..Öte dünyadan bu dünyaya açık unutulmuş bir kapı,bir gizli geçit,her neyse bir şey bulmuş işte...Eğlenmek için yaşıyor ve yeterince eğleniyor.

Ama sanki bana,ona karşı cimri davranılıyor gibi geldi.Çünkü bir tanesi para attı.Belki de o şovunu tamamladıktan sonra paralar akmaya başlayacak.

İskeletten yeterince ders çıkarmak lazım.hiç değilse dans ederken ve şarkı söylerken unutalım günlük hayatımızı.Bu iskelet gibi,dünyanın tek amacı eğlenmekmiş gibi davranalım.Bu iskelet gibi öte dünya ile bu dünya arasında bir açık kapı bulalım.İçimizden geldiği gibi eğlenelim,nerede,hangi alemde olursak olalım!..

6 Ağustos 2010 Cuma

Bir eşekle bir adamdan yüzyılın düeti!...


yüzyılın düeti
Yükleyen hakanipek6. - Diğer komik videolarını izle.

Hayvanların,özellikle eşeklerin huyunu iyi bilen(belki de ruhlarından anlayan!) müzisyen bir adam,trompeti ile caz melodileri çalarak,eşeğe sesleniyor.Eşek de onun çağrısını karşılıksız bırakmıyor ve başlıyor anırmaya!...Beklenmedik bir olay bu.Hayvanları müzikten anlamaz biliriz.Hele hele eşeklerin müzikten anlayacağına hiç inanmadığımız için olsa gerek,müzik kulağı olmayanları "eşek kulaklı" diye küçümseriz.Ama bu videodaki eşek,düpedüz trompet çalan adamla düet yapıyor..Nedir anırmasının nedeni,çözemedim gitti.Acaba bunu bir cinsel mesaj olarak mı algıladı.Hayvanların karşı cinslerini cezbetmek için sesler çıkardığını duymayan kalmamıştır herhalde.Yoksa bu sesi çok kışkırtıcı olduğu için öfkelenip,sesin sahibini kovmaya mı çalışıyor?Belki de hiç ihtimal veremeyeceğimiz bir olay (bilimin tam tersine bizi inandırdığı bir hadise)vuku buluyor diyebilir miyiz.Eşekler gerçekten müzikten,hem de hakiki müzikten insanlar kadar anlıyor olabilirler mi?Mesela bu eşek doğal bir cazsever mi?Belki Mozart ve Beethoven dinleyip kendinden geçen eşekler vardır.Aslında böyle eşekler var dünyada (çoğu bizim ülkemizde).Klasik müzik eşekleri diyelim onlara..Aslında bunlar ilgilenmiyorlar gerçek anlamda klasik batı müziğiyle.Fakat mesela dünyaca ünlü bir piyanistimiz(ipucu:Fazıl Say),ne çalsa bu tür eşekler tarafından alkışlanıyor,methiyelere boğuluyor.Ama konserden çıktıktan sonra kendi uydurma müziklerine,arabeske,fanteziye dönüyorlar.Türkiyede bu tip eşekler sayılamayacak kadar çok...Ya da avamın dinlediği müzikleri hor görüp seçkinci takılanlar;klasik türk sanat müziği hastaları mesela.Onlara bakarsak avam bir eşek sürüsüdür.(Bunlara göre batı müziği dinlemek,arabesk dinlemekten daha feci bir yozlaşmadır!)Ama bu bizim videodaki eşeğin,bana kalırsa bunlardan daha iyi kulağı var,daha iyi bir müziksever.

YORUMSUZ!...


RADİKAL GAZETESİNİN THE SUN GAZETESİNDEN ALDIĞI 6.AĞUSTOS 2010 TARİHLİ HABERİ...

2 Ağustos 2010 Pazartesi

ELİ ÇABUK ANNE İLE ELEŞTİREL KIZI...



Bu karikatürü bir bayanın twitterdeki bir yazısından esinlenerek çizdim..Bazen de gerçek hayattan çıkıyor doğruca espriler..Ama onun karikatür olması için ille de bir değişiklik yapılması gerekiyor yine de...