28 Ekim 2010 Perşembe

Geciken tufan!...



Tufan gecikince Nuh neler yaptı?

Daha önce Gandalf'ı ve bizim yarattığımız bir kahraman olan "hiphopçu ak sakallı dede"yi başarı ile canlandıran büyük İngiliz oyuncu Sir İan Mc Callen şimdi de Hz. Nuh'u başarı ile canlandırdı

25 Ekim 2010 Pazartesi

Kesinlikle Şimdi Daha Yakışıklı!...



Şimdi Son model BMW niye bu hale geldi?...Var mı böyle bir arabaya insanlığın ihtiyacı söyleyin?..Sömürülen insan emeği,katledilen doğa,nerelerden nasıl kazandığı şaibeli para ile satın aldığı arabasının ön koltuğunda olimpos tasnrısıymış gibi caka satan bir orospu çocuğu ve yanında silikonlu,botokslu sürtüğü...İnsanlığın bunlara ihtiyacı var mı?Hayır kesinlikle...İnsanlığın ona ihtiyacı yok ama onun bir beyzbol sopasına ihtiyacı var... Bu yamulmuş haliyle kesinlikle daha yakışıklı!...

24 Ekim 2010 Pazar

VE KARŞINIZDA ALLAHSIZ TOSBAĞA!...



Her yerde illa ki çıkar birisi..Nuh'un gemisine topladığı hayvanların arasından da bu tosbağa çıkmıştı...Öyle yavşak yavşak konuşuyor,olur olmaz sorular soruyor,aklınca Nuh ve taifesi ile dalga geçiyordu.Nuh bu tosbağaya son bir şans vermek istedi.Dedi ki"Ey gafil,doğru yola gel...Buradaki herşey Tanrının mucizesidir,her şeyin mantıklı açıklamasını bekleme..." Ama tosbağanın akıllanmaya niyeti yoktu."Ben" dedi"keriz değilim.Her şeye saf saf inanmam."Nuh umutsuzca başını sağa sola salladı.Bu tosbağa için yapılacak tek şey kalmıştı.Gemiden aşağı atacaktı puştu...Ama tosbağa böyle bir şeyin olabileceğine hiç ihtimal vermemişti.Sanıyordu ki o alternatifsiz,onun yeri dolmaz.Nuh onu atmaya karar verse bile,dişisi kendisine sırılsıklam aşık olduğu için,Yalvarıp yakarır,Nuh'u vaz geçirir.Fakat Nuh'un yeni bir erkek tosbağa bulmak için zamanı vardı.Dişi tosbağanın da umurunda değildi eşinin gemiden atılacak olması.Kendi istemişti...Tosbağa gemiden sepetlendi..Gelene ağam gidene paşam deyin lan..Tutun çenenizi,tutmazsanız kulağınızdan tuttuğu gibi atarlar aşağı..Hele AKP'nin saltanat koltuğunda palazlanıp iyice kıç göbek saldığı bu devirde iyice korkun.Onların sulu zırtlak demokrasi pozlarına da hiiiç aldanmayın.Yakında gösterecekler size hoşgörü neymiş,farklılıkları kucaklamak(kucağa oturtmak) nasıl olurmuş...

Şimdi Mükemmel...



Photoshop kullandığımızı duyan birileri,resimde gördüğünüz arabanın tanıtım reklamı için bir grafik yapmamı istediler.Abi baktım araba kendi kendinin reklamını yapacak kadar mükemmel.İnternette araştırdım böle bir arabayı imal etmek için kimlerin nasıl sömürüldüğünü,doğanın ırzına nasıl geçildiğini ve arabaya ne tür ayna düşkünü paralı piçlerin ve onların fahişelerinin bindiğini...Sonra açtım photoshopu,sanatımı bu şekilde icra ettim.Herifler projemi nazikçe geri çevirdiler.Ben de ziyan olmasın diye blogumda yayımladım.Bana kalırsa o şimdi tam oldu...Ama nerede onlarda buradaki sanatı idrak edecek kafa?...

23 Ekim 2010 Cumartesi

Nuh Efsanesinin Bilinmeyenleri



Uploaded with ImageShack.us

Darwinciler Nuh efanesinin bilimsel gerçeklere uygun olmadığını söylüyorlar..Dindarlar bunların efsane değil Tanrı mucizesi olduğunu söylüyorlar..Gerçek hangisi?..Ne o,ne o...Nuh tufanı gerçekten yaşandı;ama Evrimci bir doğal ayıklama mekanizması,bu karikatürde olduğu gibi, gemiye binen hayvanları da ayıklamaya tabi tuttu....

21 Ekim 2010 Perşembe

Nuh ile Şom Ağızlı Tosbağa!...



Nuh bütün hayvanlardan birer çift almıştı...Tufan için her şey hazırdı.Ama gemiye aldığı için çok pişman olduğu şom ağızlı bir hayvan,Nuh'u soruları ile çok zor durumda bırakıyordu....





20 Ekim 2010 Çarşamba

Bak sen bu işe çok bozuldun cadı karı!...



Uploaded with ImageShack.us

Ayna en sonunda kraliçeye gerçekleri söyledi!...Kraliçe buna çok bozuldu,amma aynanın bozulduğunu sandı...Aynayı değiştirdi amma yeni ayna daha da beterinden konuşmaya başladı..Hatta sövüp sayıyor,saçlarından çekiyordu...Ayvayı yemişti!..Ama niye yesindi ki?O yiyeceğine pamuk prenses yesindi...Ayva değil elma yesindi...Zehirli elma yesindi...!Ulan o çok sevdiğimiz Michael jackson'ın nasıl hortlağa dönüştüğünü gördük..Sezen Aksu'yu ekranda görmeye korkuyorum..O Seda Sayan'ın falan makyajsız halini gördüğümde zaman denilen şeyin neler neler yapabileceğini görüyorum.Ya Ajda Pekkan?...

Sürpriz Yumurta!...



Uploaded with ImageShack.us

Böyle bir tavuk olsa keserlerdi abi bu memlekette...

19 Ekim 2010 Salı

Nuh ile Allahsız Tosbağa



Uploaded with ImageShack.us

Herşey hazırdı...Tufan yağmurları da başlamak üzereydi..Fakat,tosbağa itiraf etti..Eee bu durumda kaplumbağanın soyu nasıl devam edecekti?Nuh bu sorunu nasıl çözdü bilemiyoruz ama bu işe en çok,onun dişisi olan tosbağa üzüldü...

18 Ekim 2010 Pazartesi

METİN ÜSTÜNDAĞ:BİR “MEDDAH-ÇİZER”



Metin Üstündağ,yılların emektar çizeri.1980’li yıllarda Gırgır dergisinde önce bir amatör,sonra bir profesyonel karikatürcü olarak hatırlıyorum onu.Ta başından beri oldukça sade,işlevsel çizimleri vardı ve bu yapı,yıllar içinde çok az değişti.Fazla zorlama yapılmaksızın elde edilmiş figürler.Hoppa bir Disney animasyonundan değil ,bir kabareden alınmışa benzeyen kadınlar,erkekler…Ancak son derece komikler…Komik olmak için kendilerini zorlamasalar da,çok komikler…Belki de içlerinden geldiği gibi yaşayamadıkları doğalarını içlerinden geldiği gibi dışa vurdukları için.Lemanda başlayıp Penguende devam ettirdiği “Pazar Sevişgenleri” sayfasında,çıplaklık ve erotizmden daha çok, türlü acayip dertleri olan insanları çizdi Metin Üstündağ.Kadınlar ve erkekler ,türlü türlü komplekslerini,çelişkilerini,açmazlarını,saplantı ve bunalımlarını bir hastalıktan çok dünyanın en doğal şeyi gibi ilişkilerine dahil ettiler Pazar sevişgenlerinde..Dile getirdikleri dertlerinbüyük çoğunluğu son derece gülünç,ciddiye alınması imkansız türdendi..Sahici dertlerden çok baskılanmış libidoların özgeçmişini dışa vuruyorlardı.Entellerden varoşlarin kıyıda köşede kalmış insanlarına kadar her türden insan vardı Pazar sevişgenlerinde.Tek ortak özellikleri İstanbul’da yaşamak gibi görünen bu adamcık ve kadıncıkların o türlü türlü acayip hallerine bakıp,işte bunlar Türk toplumunun resmi bile denilebilirdi rahatlıkla…
“Laik” karikatüründe Metin Üstündağ mizahçılığının bazı tipik özellikleri ile karşılaşıyoruz.Bunlardan ilki,esprinin çizimden çok söze dayanması.Çizimler olmasa bile sözler başlı başına bir anlam ifade ediyorlar.Bu sözleri bir grafiti olarak ya da twitter yazışmasında kullanmak anlamda hiçbir eksilmeye yol açmaz.Biliyoruz ki Metin Üstündağ ,yalnızca bir karikatürcü değil söz ustası aynı zamanda.Yayımlanmış çok sayıda sözlü kitapları ve şiirleri var.Metin Üstündağ,zamanında Oğuz Aral’ın çok karşı çıkıp genç karikatürcülere yasak ettiği “konuşmaya dayalı karikatürler” çiziyor.Yani çizgiler olmasa da konuşma balonlarının başlı başına bir anlam ifade ettiği karikatürler.Fakat Ahmet Yılmaz ya da Bahadır Boysal’ın karikatürlerinde olduğu gibi konuşmaya boğup çizimleri geri plana itecek kadar da değil.Aslında sözlü karikatürlere karşı olmayıp söz ile çizgi arasındaki dengenin korunması ve işlevsel olarak söz ve konuşmanın birbirini tamamlamasını tavizsiz bir şekilde savunan Oğuz Aral’ın karşı çıkmasına rağmen ,popüler Türk karikatürcülüğü çizgiden çok söze dayalı hale geldi yıllar içinde..Bu dönüşümün,bizdeki meddah geleneği ile bağlantısı var elbette.Bir de çok fazla derdi olup bu dertleri pratikte çözemeyişimiz ile de alakalı olduğunu sanıyorum.Çeneye vuruyoruz,ama çözüm bulmak yerine gevezelik yapmakla yetiniyoruz.Metin Üstündağ’ın bu karikatüründe olduğu
gibi..Kadın,yan taraftaki takkeli tespihli adamla başörtülü kadından birinin yanına oturmazsa kendisinde sıkıntı yaratan insanlardan kurtulabileceğini sanıyor.Metin Üstündağ ,İşin komik tarafını,sözümona çağdaşlaşan ülkemizde haremlik selamlık geleneğinin laik- anti laik kisvesi ile yeniden üretmesini gösteriyor.Üstat taraf olmaktan ziyade mesafeli bir yaklaşımla olaydan bir “durum komikliği” yakalamış.Bu saflaşmanın kendiliğinden komik olduğunu,belli bir kesime sırtını dönerek yaşamanın imkansızlığını göstermek istiyor belki de.Doğu ile batı arasında bir köprü değil de ancak bir “mayınlı saha” olabilen ülkemizde,sonu asla gelmeyecek ama yine de bir çözüm bulunamayacak tartışma,”laiklik” tartışması,Metin Üstündağ’ın penceresinden böyle görünüyor…

BAHADIR BARUTER HAKKINDA YAZIMIZI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

17 Ekim 2010 Pazar

AK SAKALLI DEDENİZ SİZLERE DERT DEDELİĞİ YAPMAYA DEVAM EDİYOR!...


470 YAŞINDA HİP HOPÇU,İYİ ŞARAPTAN VE KADINDAN ANLASA DA,KENDİNİ HAK YOLUNA ADADIĞINDAN DÜNYA NİMETLERİNE SIRT ÇEVİRMİŞ, KENDİSİNİ İNSANLARIN DERTLERİNİ DİNLEYİP DİLEKLERİNİ GERÇEKLEŞTİRMEYE ADAMIŞ AK SAKALLI DEDENİZ RÜYANIZA GİRMİYORSA BİLE SORUN DEĞİL...ONA YAZIN,SEVGİYLE KALIN...



Abdul Durabdul

Ak Sakallı Dedecim,
Satırlarıma başlamadan önce mübarek ellerinizden öper,Cenabi Hak’tan sizin gibi mübarek insanları başımızdan eksik etmemesini dilerim.Dedecim,6 ay önce sakalı boklu bir moruk rüyama girdi..Bu sizin resminiz var ya,aynı bu resimdekine benziyordu.”Ben aksakallı dedeyim..Bana 3000 lira borç ver,bir hafta sonra ödeyeceğim ..Geldiğim zaman ne dileğin varsa gerçekleştireceğim” dedi.Ben de bu puştu siz sandığım için,düşünmeden verdim.Sabah kalktığımda gerçekten de paralarımdan 3000 tl eksik olduğunu gördüm.Fakat gidiş o gidiş!...Bu şerefsiz,bu dolandırıcı adi herif,sizin suretinizde görünüp ,kimbilir daha kimleri dolandırdı,hiç bilemem..Yav dileğim 3 milyon lira sahibi olmaktı.Hayır 3 milyon işimi tam görmez ama neyse..Dedecim o pezevengin aldığı 3000 lira ile beraber artı 1 milyon lira nasip etsen bir de o şerefsizin anasını öpsen,ben de senden çok duacı olurum be…Hanimiş benim nur yüzlü dedecim!...


Ak Sakallı Dedecik

Olur yavrum olur..Babayı olur!..Lan o lafları yediririm sana,asıl sensin sakalı boklu…Kuşbeyinli sen de!...Olayı çarpıtma şimdi.Ben senden 3000 lira borç istedim mi istedim.Senden 1 hafta süre falan da istemedim.Yalan konuşup bulandırma ortalığı,puştluğun alemi yok!...İkinci olarak,ne kadar paraya ihtiyacın varsa o kadar para nasip edeceğim dedim..Hadi demedin de!...Ben hesapladım senin toplam 126 bin liraya ihtiyacın var..Senin evin var,araban var,ne yapacan 3 milyon lirayı,top?!...İşin gücün karı kız hovardalık..Bilmiyo muyum sanıyorsun?öküz!..Ben sana 3 milyon kazandıracam,sen gidecen elin orospularına yedirecen di mi?Kadir mevlam para nasip etmek bir yana,senin gibileri ile muhatap olduğumu duysa,evliyalık mertebemi elimden alır be!..Senden aldığım 3 bin liraya gelince.Bunu unut.Bir daha da ne bir evliya ile aşık atmaya kalk,ne de böyle laubalilik yap..Oldu mu kıçımın kenarı!...

Slim Halimselim

Lan Bana bak moruk.Ak sakallı mısın çok sakallı mısın,her neysen, kendine gel…Dedeysen dedeliğini bil!..Lan senin ne haddine bizim gibi has hip hopçularla aşık atmak?Sağda solda diyormuşsun ki,bu alemin bir numaralı hip hopçusu benim.Ben ve grubuma da dil uzatıyormuşsun.Bana bak.yaşlı başlı adam demem,vallaha kötü çizerim haberin olsun.Git namazını kıl,ayet el kürsini oku,Allahına dua et..Hiphop senin neyine?..Hip hop genç işidir…Bu yaşına kadar nerdeydin ulan ispinoz?Bana bak,senin ne nefesin yeter bu işe,ne de tipin müsaade eder..Adam gibi çekil,bir daha da Harlem’e adımını atma!..Bir daha duyarsam buralarda olduğunu,şerefsizim ameliyat eder,anında böbreğini alır,eline veririm…Sonra demedi deme!…



Ak Sakallı Dedecik

Bana bak,benimle konuşurken terbiyeli ol, çuvaldızla dikerim,bi daha da açamazsın o kapçık ağzını…Hödük!...Lan etrafta olmadığım zamanları fırsat bildiniz,hip hopçu geçiniyorsunuz değil mi?Senden hip hopçu olmaz,olsa olsa torbacı olur…Yamuk!...Siz kim oluyosunuz da ben sizi adamdan sayıp kendime rakip olarak göreceğim ha?Lavuk!...Alayınız gelse ak Sakallı dedenin çeyreği bile etmezsiniz..Olsanız olsanız müsvettem olursunuz?Şunu bil ki,ben yalnızca sırlar aleminin Ak sakallı evliya dedesi değil,hi pop aleminin de nur yüzlü Dedesiyim…Aklın olsa idi,böyle dejenere olmuş bir torbacının ağzı ile bana sataşmaya kalkacağına,Ak Sakallı dedenin yeteneklerinin yüzde üçüne sahip olbilmek için gece gündüz yalvarırdın Allahına…Bir daha da benimle konuşurken ağzını bozma,şerefsizim o yamulmuş ağzını iki misli çarpık hale getiririm…Haberin ola!...


Nalan Uykudakalan

Merhaba Ak Sakallı Dedecik!...Ben 28 yaşında seksi,boşanmış dul bi bayanım.Geçenlerde bir nur yüzlü Ak Sakallı Dede girdi rüyama..Ya inanmıyorum onun sen olduğun,ama bu resmine çok benziyodu valla.Bu dede beni rüyamda iğfal etti.O kadar güçlü kollara sahipti ki,karşı koymam mümkün değildi.Ayrıca bağırmak istedim sesim çıkmadı.O yaştan beklenemeyecek bir permormansa sahipti…Defalarca iğfal etti beni.Sonra da dedi ki”sende bu güzellik,bu ateşlilik varken,en has erkeği hak ediyorsun..Çok yakışıklı ve çok zengin bir erkek nasip edeceğim sana…”Fakat dededen bir daha haber çıkmadı,gidiş o gidiş!...Hayır yani ben ihtiyaçları olan genç bir kadınım.Lütfen bana genç,sportif,ateşli,zengin ve zeki bir erkeği nasip et.O dedeyi de tanıyosan söyle ona,lütfen bir daha genç bayanların duygularıyla oynamasın.Sözünü yerine getiremediyse,zararı yok,ara sıra yoklasın beni rüyamda…Ona da razıyım yani!...


Ak Sakallı Dedecik

Yavrucum,seni hatırlayamadım,o dediğin dede ben miyim değil miyim,emin değilim..Benim şehvetle,zevkle işim olmaz,kendimi hak yoluna adamış bir evliyayım.Fakat bizim gibi insanların da kırk yılda bir bile olsa dünyevi zaafları nüksedebiliyor işte.Fakat bana kalırsa sen olayı biraz yanlış tanımlıyorsun.Diyorsun ki,iğfal etti.Zorla olmuş gibi bir izlenim yaratıyorsun..Oysa sen bu işten geyet zevk almış gibisin..Yanılıyor muyum?Sırlar aleminde naçar kalmış benim gibi bir sürü evliya var..Onlardan biri ile böyle şeyler yaşaman,senin de takdis edilmen anlamına gelir..Yani diyeceğim ki,bu kıyağı unutma..Ayrıca kendi adıma konuşayım,benim o kadar çok işim var ki uhreviyatta,benim seninle kaybedecek zamanım yok..Dileğine gelince..Sen böyle kıvırtmaya,hangirdemeye,fingirdemeye,götnü başını sallamaya,memelerini filan bu şekilde teşhire devam et.Senin gibi bir cıvırı boş bırakacak değiller ya,elbette ki kısmetin bol olacak…
AK SAKALLI DEDECİĞİNİZİN YORUMLARINDAN DAHA ÇOK ŞİFA BULMAK İÇİN TIKLAYINIZ

16 Ekim 2010 Cumartesi

Ahhh İstanbul!..



Naparsan yap yutuyo adamı lan bu koca şehir...Yutuyo ama bazen de hapı yutuyo!..Mesela bu karaketördeki yakışıklı,üstün yetenekli genci yutmaya,bitirmeye çalışırken büyük yannış yapıyo...Herif öyle bi şarkı yapmış ki,şarkısında büyük saltanatların gelip geçtiği İstanbul'a diz çöktürmekten söz ediyo..Yarın bigün hak ettiği kadar popüler olunca şimdilerde onu görmezden gelmeyi tercih edenlere nanik yaptığında ya da orta parmağını gösterdiğinde,sakın ola ki "burnu büyüdü" demeyiniz...Siz bunu çoktan hak ettiniz!...

15 Ekim 2010 Cuma

Satırcı Müslüm ile Büyük Aşkı Pasaklı Müzeyyen!..



Uploaded with ImageShack.us

Satırcı Müslüm,bu defa Müzeyyen'e aşık oldu.Aşkı uğruna her yolu mübah saydı daha önce olduğu gibi..Satırı ile önemli bir engeli aştı;ama Müzeyyen,tahammül edilemez derecede pasaklıydı..Napsaydı..Onu da mı satırlasaydı?...Ama seviyordu,seviyordu lan!..Gözyaşlarına boğuldu...

SONUNDA BİZ DE REKLAM ALDIK ABİLER!...



Çok üstümüze geldiler,çokookkk!..Tehdit mi etmediler?Hackerlerini üzerimize mi saldırtmadılar?

Neler yaptılar neler?..Yılmadık,direndik!Onca astronomik ücretleri bile geri çevirdik..Reklama karşı olduğumuz için değil,blogumuzun amacı ve içeriği ile bağdaşabilecek reklamlar almak istediğimiz için…Sabrettik,bekledik…En sonunda muradımıza erdik.Teklif geldi,Swap enerji içeceği için.Reklamın şeklini biz belirlemek istedik,kabul ettiler..Açtık fotoşapı,tasarladık reklamımızı…Adamlar işimizi bayağı beğendiler..İşte Swap,enerji içeceği.İçin.Şunu bilin ki ne kadar çok içerseniz,biz karaketörcü blogu olarak cebimizi o kadar dolduracaz…Adamlar her swap için bize belli bir komisyon ödeyecekler.İçin,daha çok tavşan işareti yapın.Ara sıra barış işareti de yapabilirsiniz....Swap için,Swap sıçın!...

14 Ekim 2010 Perşembe

Ayaklara Dikkat!..



Uploaded with ImageShack.us

Kahraman cengaverler Hünkar-ı Devletluya zafer anında çapulcular gibi değil,şanlı bir dünya devletinin askerleri gibi davranma sözü veriyorlar...Ama ayaklara dikkat

13 Ekim 2010 Çarşamba

"Kalıbını Skiim" adlı TV dizisinden bir sahne!...



Bu karaketördeki sahnenin kamera arkası görüntüsü mü yoksa diziye ait bir görüntü mü olduğu hala tartışılıyor...Ödü Bokuna karışmış bir hayat yaşayan bir adamla ona akıl ve sağduyu dünyasında tutmaya çalışan bir kadının hikayesi bu dizide...Kaçırmayın!...

12 Ekim 2010 Salı

Marksın Ruhu



Marks'ın o devasa eserlerini anlamak,özümsemek de hiç kolay bir şey değil…Fakat bundan sonrası,onsuz olmayacak.Onun yapıtlarını,yaşamını ve mücadelesini yok sayarak günümüz sol siyasetinin bir yere varması pek mümkün değil…

11 Ekim 2010 Pazartesi

Yirmibirinci yüzyıl efsaneleri!...



Sporun bir çok alanında rakip tanımıyorlar..Hele bu konuda ulaşılmazlar..

Plajlar ve Sahiller partisi lideri Kılıçdarzade Gandi Kemal




Yav biz sosyalistler nedense bu Kemal'den bir Gandi çıkacağına bir türlü inanamadık...Aslında CHP'nin de yoksul ve ezilenlere yakın bir parti olduğuna bir türlü inanamıyoruz nedense..Referandumda oy kullanmadık.Anayasa değişiklikleri konusunda itirazımız çoktu;ama sırf bu CHP ile aynı saflarda yer almamak için "hayır" oyu kulanmadık.Nitekim öyle bir tablo çıktı ki,referandum sonrasında,evet demesek bile hayır diyerek plajlar ve sahiller tarafında yer almadığımıza şükrettik.Bir defa daha sormak lazım:Sıcak denizler ve plajlar,Türkiye'nin şeriata ve gericiliğe karşı gözü açık ve külyutmaz kesimi midir?Bizim aymaz sosyal demokratlara göre öyle..Oysa onlar "gaflet ve delalet" içindedirler "hıyanet" içinde oldukları söylenemese de.Plajlar ve sahilerin AKP aleyhtarı bir görünüm sergilemesinin kökeninde "ekonomik" bir sebep mevcuttur modern cumhuriyetle ilgili kaygılardan önce.Bu kesim turizmden para kazanmaktadır ve şehrin içinde plaj kıyafetleri ile gezinmeye alışık Avrupalı ve Türk turistler bu kesimin ekonomisinin ayrılmaz parçasıdırlar.Biraz daha açık söylersek,ege ve akdeniz kıyılarının turizmle geçinen insanları,AKP iktidarının ileride alkollü içki satan yerlerle ilgili düzenlemelere giderse,bölgeden turistlerin kaçabileceği ve bölge ekonomisinin çökebileceği kaygısı yaşamaktadırlar.CHP'yi desteklemelerinin birincil nedeni budur.Fakat Türkiyenin büyük bir kesiminde kitle desteğinden büyük ölçüde kopmaktadır CHP.Nedeni ise açıktır.Emekçilere ve yoksulara uzaklığıdır.Yoksullara yeşilkartçı ve bedava kömürcü AKP'den bile daha uzaktır.Tarihinin hiç bir döneminde gerçek anlamda bir sosyal demokrat olamamasıdır.Hatta tutarlı bir demokrat bile olamamaktadır CHP.Çoğunlukla sivil olmayanlara,militer eyilimlilere sırtını dayayarak ayakta kalmaya çalışmakta,tutarlı bir demokrasi fikrinden bile aciz görünmektedir.CHP'nin sol gibi göründüğü tek dönem,12 eylül öncesi dönemdir.Ancak o zamanlar Türkiye'de çok güçlü bir sol dalga vardı ve CHP de bu dalganın dışında kalamamıştı.Onca yoksul,kültürel hakları gaspedilmiş kürtler nezdinde sefilleri oynamaktadır,nerede ise yoktur.Kılıçdaroğlu ilk zamanlarda yolsuzluğa ödünsüz bir şekilde gidebilecek namuslu bir siyasetçi izlenimi yarattığı için bunca ilgi odağı olmuştu.Fakat zamanla gördük ki,Baykal'ın CHP'sinden pek farklı olmayacak onun önderliğindeki CHP.Keşke sosyal demokrat olabilse gerçek anlamda CHP.Güçlü bir sosyal demokrat partinin olduğu bir ülkede solun da güçsüz olması mümkün değildir.Ama bu tip bir Gandi bize lazım değil...

10 Ekim 2010 Pazar

Oyunseverler için bir karikatür



O sanal alemin büyük oyuncusuydu..Kimse atlamamıştı onun levellerini,kimse onun kadar puanlar kazanamamıştı..Daha iyi bir bilgisayar için donanımı baştan sona yeniledi..En iyi işlemciyi,en iyi ekran ve ses kartlarını topladı.Piyasaya çıkan en son model oyunları kusursuz görüntü ve sesle oynamak için ne gerekiyorsa yaptı.Ama işte en sonunda başına bu geldi..Keşke günde 15 saat oyunla yetinebilse idi!...

İnsanın başına ne gelirse ya meraktan ya taraktan...



Uploaded with ImageShack.us

Efsaneleri yıkan,hurafelerle savaşan adam!...
O kendini hurafelerle savaşmaya adadı..Gizli kapaklı yalanları açığa çıkardı,maske takanların maskesini düşürdü..Bazen de dayak yiyordu;ama hiç bir şey onu savaşmaktan alıkoyamadı.Fakat birgün azgın bir zencinin gazabına uğradı işte!...

9 Ekim 2010 Cumartesi

Neden karikatür çiziyorum meraklısı varsa okusun…



1.İnsanların o kadar acayip dertleri var ki dünyanın haline gülmesem hasta olacağım için..
2.Nesi var bu kadar ciddiye alınacak bu kodumun dünyasının? bir türlü anlamadığım için..
3.Şu gelip geçici dünyada payına düşenden daha fazlasını almak için hayvana dönüşüp dünyamızı sirk yerine dönüştürenlerle kafa bulmak için…
4.Ahlak bekçilerine,gönüllü sansürcülere,doğuştan apoletlilere,fahri görgü kuralı hocalarına;benim gibi gecekondularda değil apartmanlarda konaklarda büyümüş muhallebi çocuklarına çok gıcık olduğum için..
5.Suratım en asık olduğu zamanlarda bile içimde ışıl ışıl gülen bir fırlama olduğunu ispat ve ilan etmek için.
6.Irkçılık yapmadan,garibanları eylence konusu yapmadan,homofobiye sapmadan,azgın kitlelere,güçlülere ve iktidar sahiplerine sırtını dayamadan da mizah yapılabileceğine inandığım için..
7.Hayattaki doğal komiklere çok imrenip hayat tadında çizgiler oluşturacağıma inandığım için…
8. En fena ruhlu olanımızdan en seçkin yaradılışa sahip olanlara kadar hepimizin,Tanrının gözünde birer gülünç karikatürden başka bir şey olmadığımızı hissettiğim için..
9.Küçüklüğümden beri mizah dergileri ile canım cicim muhabbeti yapan sevgililer gibi olduğum için..
10.Gülmece diye sahtekarlık yapılmasından hazzetmediğim için.
11.Dünyaya söyleyecek sözüm olduğuna inandığım için..
12.Kabiliyetimden utanmadığım,onu başkaları ile paylaşmaktan zevk duyduğum için..
13. Böylesine fabrikasyon insanlardan oluşmuş bir ülkede sanat yapmak gibi medeni bir cesarete sahip olduğum için…
14.Başkalarının sanatımı küçümsemesinden,beni yeteneksiz,yaptığım işin değersiz olduğunu düşünenlerden korkmadığım için…
15.Dünya denilen bu cehennemde kimi zaman iyice nefessiz kaldığım zamanlarda hayal ve fantezi dünyasına sığınarak rahatlamak için…