29 Mart 2011 Salı

Zavallı Abaza!...



Uploaded with ImageShack.us

En sonunda dayanılmaz hale gelince abazalığı,zehir gibi bağırdı,çağırdı,isyan etti herkesi suçladı...Altın kalpli kızın kanı kaynamıştı,herife verecekti,sevindirecekti garibi,ama ah o annesi,ah o toplum,ah bu insanlık...Ne bu vahşet lan!...

24 Mart 2011 Perşembe

Cüce Mehdi ile Deli Necmiye



Cüce Mehdi'nin "aykü"sü yüksekti,yetenekleri çoktu,doğal bir komikti,hatun kişilerle iletişim kurma becerisi süper ötesiydi.Fakat Deli Necmiye'ye rastlamasaydı keşke!.

23 Mart 2011 Çarşamba

Bilimsel Sapıklar Çetesi!...



Uploaded with ImageShack.us

Bloguma erişim hala yok..Söylentilere bakılırsa bloglara erişim yasağını kaldıran mahkeme,kararın uygulanmasını sağlayacak olan servis sağlayıcılara tebligatı posta güvercini ile yapıyormuş!...Bu çağda,internetle erişimin anında mümkün olduğu çağda mahkeme kararının uygulanmasının haftalar boyu sürmesi,başlıbaşına bir ironi.Zaten internet sansürcülüğünün askerdekine benzer toplu cezalandırmaya dönüşmesi başlı başına bir ironi.Geçenlerde Akçakoca'ya söyleşi ve sergi için gelen değerli mizahçı Cihan Demirci,"Türkiye'de mizah yapmak anlamsız hale geldi,hayatın kendisi mizah oldu" diyordu.Ne denir?Gerçekten de öyle!...Biz blogçular ifade özgürlüğümüzün engellenmesine çok bozuluyoruz,ama gerçek bir ifade özgürlüğü var mı sanki ,açıkça söyleyin!Etten püften nedenlerle,yazdıklarınızdan çizdiklerinizden dolayı sırtınıza halkı isyana teşfik gibi yaftalar yapıştırıp içeri alabilirler.Şimdilerde ergenekon soruşturmasında ibretle izlediğimiz bir komedi sahneleniyor.İktidar destekli savcılar,memleketin karanlık ilişkilerini ortaya çıkarma gibi bir sahte görüntü yaratıp,bu bahane ile geçmişteki karanlık iktidar ilişkilerine rahmet okutacak bir baskı ve sindirme makinasını devreye soktular.Bizim ifade özgürlüğü sandığımız şey,iktidar takviyeli yargının hoşuna gitmeyen kimselerin ifadesini alma özgürlüğü imiş meğerse.Neyse..."Bilimsel sapıklar çetesi" bol bol Recep İvedik ve kurtlar vadisi izleyip uygulama aşamasına gelmiş günümüz gençliğinden çıkmış bir çetedir bu arada...

20 Mart 2011 Pazar

Altın Vuruş!...



Uploaded with ImageShack.us

Bu karikatür,daha önce çizdiğim bir karikatürün değişik bir versiyonu (bak :son saniye atağı)Aslında ben bu karikatürü "son saniye atağı"ndan önce çizmiştim. Fakat sonradan düşündüm ki,böyle bir espri mutlaka birinin aklına gelip çizmiştir daha önceden...Belki de yıllar önceden böyle bir karikatür görmüşümdür de,bir yerde daha önce gördüğümü unuttuğumdan espriyi kendi buluşum sanıyorumdur diye ciddi olarak kuşkulandım.Daha sonra "son saniye atağı" olarak konuşma balonlu yeni bir karikatür çizdim.Ama daha sonra bu karikatüre tekrar baktığımda,çizimi çok beğendim ve yayımlamaya karar verdim.Benim karikatürcülükte ulaşmak istediğim o hedefi gösteren bir karikatürdü üstelik.Tümüyle çizgiye yoğunlaşmıştım ve konuşma balonları ile değil,çizginin gücü ile mizah yapmaya çalışıyordum.İşte bu,yani çizginin gücü ile,çizgideki aksiyon sayesinde elde edilen mizah,günümüz Türkiye mizahında olmayan bir şey.Ben de dahil,popüler karikatürcülerin hepsi,hepimiz,konuşma ile,lafazanlıkla mizah yapmaya çalışıyoruz.Aslında bu,meddah geleneğimizi düşünürsek,bizim kültürümüze ait bir olgu.Ama konuşmalar ön plana geçip,çizim de basit bir araç haline dönüşünce,karikatür kelimesi de anlamsızlaşıyor.Hatta Türk popüler mizahında konuşma o kadar ön plana geçti ki,mizah dergilerindeki karikatürlere karikatür demeye dilimiz varmaz hale geldi.Bunlara çizgili konuşma ya da çizgili fıkra demek daha doğru.Karikatürlerin düzeyinin giderek düşmesi de bu eyilimin bir sonucu ne yazık ki.Çizgiyi bir amaç değil bir araç olarak gören çizer,zamanla oldukça kötü,kendi iç sıkıntısını yansıtan baş ağrıtıcı karikatürler çizmeye başlıyor.Hatta bir zamanların anlı şanlı çizerleri Bahadır Boysal,Kemal Aratan gibi karikatürcüler bile,bu yönelimin kurbanı son derece kötü çizimler yapmaya başladılar.Selçuk Erdem ve Erdil Yaşaroğlu gibi günümüzün oldukça tutulan çizerleri bile,çizimi asla savsaklamamış olsalar da,hep aynı surat ifadesi ile çizdikleri karikatürleriyle konuşmaya dayalı karikatür akımının içinde yer alıyorlar.Penguen çizeri Doğan,benim karikatürde ulaşmak istediğim tarzda bir aksiyon ve çizimsel karikatürcülük yapıyor diyebilirim.

BLOGUMA DOKUNMA!...




En sonunda açıldı ama yuh ulan yuh be!...Neymiş dijitürk'ün telif haklarını ihlal eden bir kaç tane blog varmış..Ben mi ihlal ettim lan?Üç tane blog yaramazlık yaptı diye sen tut yüzbinlerce bloga erişimi engelle!...Kanunda elbette böyle birşey yazıyor,ama Anayasada ifade özgürlüğü ile ilgili temel haklar var,uluslararası anlaşmalar var onlar ne olacak peki...Bir kaç blog yanlış yaptı diye sen tut,yüzbinlerce insanın ifade özgürlüğünü engelle..Hangi kitapta yazıyor?Hangi hukuk bu?Hukuk fakültesinde okudum,ama orada bizlere önümüzdeki kanunu şablon gibi uygulamayı değil,Anayasaya aykırılık,insan haklarına aykırılık olduğunda duraksamayı öğrettiler.Bunlar kolayca veriyorlar bu kararları.Sonuçlarını hiç umursamıyorlar..Dijitürk'ün parası var bizim yok,onun için mi?Yoksa Dijitürk,istediği kararı çıkartmak için kesenin ağzını mı açıyor?Nasıl oluyor da onların üç kuruşluk çıkarı bizlerin ifade özgürlüğünden önemli oluyor?Uyuyoruz arkadaşlar uyuyoruz.Herkes bloglarında,facebookta,şurada burada sesini yükseltse,bunlar bu kadar kolay karar almazlar.Bir kapatma davasına yüzlerce,binlerce karşı dava açılsa,bunlar bu kadar kolay kararlar alamazlar...Ama biz millet olarak alışkınız itilip kakılmaya değil mi?Gazeteciler yıllarca cezaevlerinde tutuklu kalıyor,yazarlar düşünceleri yüzünden faili meçhul cinayetlere kurban gidiyor değil mi?Alışığız itilip kakılmaya,belki bu nedenle müstehak bunlar bize...Dijitürk'e de yuh!Maçla filan aram olmadığından dijitürk aboneliğim yok..Ama olsa idi..Kırsa idim onların alıcılarını ,kameranın önüne koysa idim facebook'a,ne güzel olurdu...Ne ulan,her sene bir yasak her yıl erişim engeli...Yuh be,hepinize yuh!Dokunma Blogma!...Yetti gari,dokunma!...

Acı Gerçek!...



Uploaded with ImageShack.us