21 Ağustos 2013 Çarşamba

Darbeye Darbe Deyin Lan!...

Hükümetimiz dış politikada demokrasi ve darbe karşıtı havariliğine soyundu...Darbeye darbe demeyen Amerikayı,sessiz kalanları,yaptırım uygulamayanları,hatta askeri yönetime yardım yapanları eleştiri yağmuruna tutuyor...İşin ironik tarafı gezi olaylarında hükümete karşı eylerm tertipleyen herkesi hedef tahtasına koyup,ancak darbe koşullarında yapılabilecek şeyleri ardına koymadıktan sonra...   
  





11 Ağustos 2013 Pazar

Barış Sürecinin neresindeyiz?


Bu karikatürü çizdiğimde Türkiye'de "barış süreci"dediğimiz şey henüz başlamamıştı.PKK eylemleri ve askeri operasyonlar tam gaz sürüyordu.Güneydoğuda bildiğimiz o iç savaş hali 30 yıldır sürüyordu.Çatışmaların sürüp gitmesinin  belki bu iç savaştan nemalananlar hariç kimseye bir yarar sağlamayacağı çok açık hale gelmeye başlamıştı.Buna rağmen geleneksel savaş ve olağanüstü hal durumunun sürüp gitmesini savunanların sayısı hiç de azalmış görünmüyordu.Ergenekon ve Balyoz davası gibi iki büyük dava açılmasına karşın ciddi bir barış ve yumuşama süreci olmaksızın askeri vesayet sisteminin sona ermesine imkan da yoktu.Üstelik sözünü ettiğim o iki dava da öyle bir seyir izlemişti ki,askeri vesayeti bitirmek yerine,sivil bir vesayet sistemi ve bir çeşit yargı diktasına yol açmıştı.Türkiye'deki hastalıklı semptomları büyük çoğunluğunun ortadan kalkması ve bir nebze demokratik bir iklimin egemen olması için bu savaş halinin mutlaka sonlanması gerekiyordu.İşte bu karikatür,türkiye coğrafyasındaki savaşın kimseye yarar sağlamadığı fikri üzerine kurulmuştu.Ama bir süre sonra Türkiye'ye barış değilse de bir iyimserlik havası egemen olmaya başladı.Barış için bir yol haritası çizildi.PKK'lı militanların silahlı olarak ülke dışına çıkılmasına izin verildi.Toplumun saygın isimlerinden "akil adamlar" diye adlandırılan bir heyet oluşturuldu.Bu heyet özellikle çatışma ve karışıklıkların yoğun yaşadığı bölgelere i ziyeretler düzenleyip halkla toplantılar yaptılar,barış sürecinin nasıl işleyeceği konusunda değerlendirmeler yapıp bu değerlendirmeleri rapor haline getirdiler.O günden beri Türkiye bir çatışmasızlık atmosferinde yaşıyor.

Bütün barışsever insanlar gibi bu sürecin mutlaka başarıya ulaşmasını umuyorum.İnsanlarımızın ölmemesi,bölgenin antidemokratik koşullara mahkum olmaması,bölgenin yoksulluğunun önlenmesi için barış süreci şart.Fakat bu süreç büyük ölçüde başarıya ulaşmadan Türkiye'deki askeri veya sivil vesayetin sona ermesi ve üst düzey bir demokrasinin inşa edilmesi olanaksız.Peki bu sürecin sonunda ülkenin bölünme tehlikesi var mıdır?Elbette vardır.Ama sürekli ve yoğun bir çatışma ortamında da bu tehlike vardı.Çoğumuz için kabullenmek güç olsa da,bölünmek de bir çözüm olarak düşünülebilir.Ama gerçek bir bölünme ve ayrışma olasılığını önleyecek binlerce çeşitli yol da bulunabilir.Barış sürecinin her konuda uzlaşma ile sonuçlanacağını beklemek de yanlıştır.Bazı konularda uzlaşma ya çok uzun yıllar içerisinde sağlanacak, bazı konularda ise belki de hiç uzlaşma sağlanamayacaktır.Önemli olan karşı tarafın kendini demokratik yollardan ifade edebilmesinin önündeki engelleri ortadan kaldırmaktır.Barış süreci dediğimiz,işte bu amaca hizmet ederse;yani adil bir seçim barajı,ifade özgürlüğünün önündeki engellerin ortadan kaldırılması,geçmişin faili meçhul karanlık olaylarının üzerine kararlılıkla gidecek adil bir yargılama mekanizmasının işletilebilmesi gibi büyük  demokratik reform ve atılımlarla mümkün olabilecektir.Kötü ve karanlık günlere tekrar dönülmemesi dileği ile...