güler misin ağlar mısın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
güler misin ağlar mısın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Şubat 2012 Çarşamba

Komedi gerilim...



Bu adam neyin nesidir?Burası neresidir?Niye bu kadar hızlı gidiyor bu arabalar?Neden trafik kurallarını hiçe sayıyorlar?Adam inanılmaz bir şekilde kıl payı kurtuluyor ölümden.Bir tanesi çarpsa yaşama şansı neredeyse yok.Refleksleri de çok ilginç geldi bana...Müthiş bir refleksle ilk arabadan kendini kurtarıyor.Ama sonra üzerine gelen arabaları umursamıyor.Son araba da geçtikten sonra,gevşemiş ayakkabısını çekiştirip yola devam ediyor.Bu sahneyi ilk izlediğimizde,durum hayli komik görünüyor,ama daha sonra tekrar tekrar izlemek moral bozuyor.Sanıyorum burada komik görünen şey,yani sonraki arabaları umursamaması, ilk verdiği o muazzam refleks sonrası olağanüstü enerji boşalması yaşaması..Bu boşalma nedeniyle tükenmesi. Aksiyon filmlerinde, bir sürü ölüm tehlikesinden bir robot kadar dakik reflekslerle kurtulan adamlar son derece saçma,hayal ürünü şeyler demek ki.Doğa bizi, bir tek yada en fazla iki ard arda gelen ölüm tehlikesinden kurtulacak şekilde programlamış,daha fazlasına değil...Diğer taraftan ard arda seyrettikçe  arabaların şoförlerine fena halde bozuldum valla.Yarış mı yapıyorlar?böyle manyakça bir yarış olur mu?O...çocukları!..Bunları bağlamalı o yola ve son sürat vızır vızır arabalar kıl payıyla geçmeli yanlarından.Bu kadar gerzekçe bir şey olmaz ya!.

4 Ocak 2011 Salı

Bahadır Baruter ve Saltanat Böcekleri...




Aslında "web böcekleri nedir?" diye bir başlık atacaktım bu yazıya.Fakat bu yazının konusu virüs ve benzeri zararlı yazılımlar değil(ki bilgisayar virüsleri içinde web böcekleri adında bir kategori var...)Karikatürist Bahadır Baruter'in resimlediği,internet üzerinden pazarlanan iskambil kağıtları..Osmanlı saray erkanını böcek ve haşeret biçiminde çizmiş.İçlerinde lalalar,paşalar,sadrazam ve padişahlar var..Bahadır Baruter,aklına gelen bu fikri eskizlere dönüştürünce ortaya çıkan figürler karşısında büyülendiğini söylüyor.Şunları söylemiş Baruter çizimleri için :


"Birbirine taban tabana zıt iki imgenin zihinlerimizdeki katılaşmış izlenimlerini sorgulatmak istemiş olabilirim. Görkemli, kudretli ve ilelebet baki olması düşünülen yüce ‘saltanat’ imgesiyle, önemsiz, küçük, zayıf ve kısa ömürlü bir varlık imgesiyle özdeşleştirdiğimiz ‘haşarat’ın ezberlerimizdeki konumlarını birbirine kırdırmak diyebiliriz."



Ama bu iskambil destesinin internet üzerinden tanıtımı başlayınca çizer için umulmadık tepkiler patlak vermiş.En ağır hakaretlerin bininin bir para olduğu bir linç ortamı oluşmuş."Senin ananı, bacını böcek yapsalar iyi mi olur?" şeklinde örneklenecek hakaretler,belki ürkütücü boyutlara varmasa tam da onun lombakta çizdiği
"sevgi ya da nefrette sınır tanımayan" absürd tiplerinin tipik davranışlarını andıran,tam Bahadır Baruterlik bir manzara" diyebileceğimiz bir ortam oluşmuş.Belki de bu nedenle çizer,ilk anda reddetmek istememiş bu tepkileri.Bu karalama kampanyasının karşısında olumlayan eleştirilerin bir arada bulunmasını istemiş.Fakat bu linç kalabalığına arada bir "yapmayın etmeyin,abartmayın ayıptır" gibi aklıselim tepkiler verenlere karşı ezme,boğma ve linç etme kampanyası başlatıyorlarmış anında.Durum öyle vahim bir hal almış olmalı ki,olumlu ve olumsuz bütün yorumları silmek zorunda kalmışlar.Bahadır Baruter,bu tepkilerden çok ürkmüş besbelli.Daha önce karikatürcülere karşı toplumda belli bir hoşgörünün mevcut olduğunu sandığını,ama aslında karikatürcüler de dahil sanatçıların,etrafı cehennem alevleri ile çevrili bir sırça köşkte yaşadıklarını anladığını itiraf ediyor,toplumda varlığına inandığı hoşgörünün asla mevcut bulunmadığını söylüyor...

Bu garip hadisede düşündürücü çok şey var.İlki bu aşırı tepkici güruh,Bahadır Baruter'in karikatürlerini takip etmiyor besbelli.Etselerdi,Baruter'in Osmanlılarla ilgili pek öyle sorunu olmadığını da bilmeleri gerekirdi.Ben kendi adıma,şimdiye kadar onun çizimlerinde Osmanlı düşmanlığı anlamına gelebilecek bir olguya rastlamış değilim.İlk olarak bu linç güruhunun "çuvalladığı" husus bu.Kendileri gibi Osmanlı simalarını aziz mertebesinde görmeyen herkesi Osmanlı düşmanı sanıyorlar..Daha doğrusu Osmanlılar söz konusu olunca aşırı sevgi/tapınma ve nefret/düşmanlık gibi iki patolojik tutum dışında her hangi bir tutumun mümkün olmasını istemiyorlar...Bahadır Baruter'i yeterince uzun bir zamandır takip edenler,çizerin her hangi bir düşünce fikir ya da akımın yanında açıkça saf tutmadığını bilirler.Elbette o,siyasal içerikli karikatürler de çiziyor,ama onu belli bir siyasal akımın sözcüsü saymak imkansız.Böyle iken yazarın maruz kaldığı bu bu aşırı tepkiler,bu ülkede çoğunluğun aydınlara karşı tutumunu çok açık ve net bir şekilde belgeliyor.Hrant Dink gibi belli bir fikrin ödünsüzce arkasında duran aydınların ödemek zorunda olduğu bedeli gözler önüne seriyor.Nasıl Baruter,aslında hiç kastetmediği bir şeyle,Osmanlı düşmanlığı ile itham ediliyorsa,Hrant Dink'de onun düşüncesini ve mücadelesini tanımayan "yüksek hakimler"
tarafından asla kastetmediği bir şey nedeniyle mahkum edilmişti.Hrant Dink'in Türklere karşı nefret dolu yazılar yazdığı gerekçesi ile cezalandırmış ve onun katline giden yola kırmızı halılar döşemişlerdi...

Aslında sorgulanması gereken bir başka husus daha var ki,Baruter özellikle bu noktaya dikkat çekiyor.Baruter'in böceklerden nefret ettiğini sanıyorlar...Belki de böceklerden nefret ve tiksintiyi son derece doğal bir şey sanıyorlar.Oysa Baruter'in de söylediği gibi,böcekler son derece ilginç varlıklar.Doğanın düzeni ve yaşamın sürekliliği için yadsınamaz bir öneme sahipler.Öte yandan Baruter'in dediği gibi" hiçbir böcek türünün kurbanlarının kadınlarına tecavüz etmediği ve çocuklarını diri diri gömmediği ve düşmanlarına zevk için işkence etmediği bir dünyada insanoğlu tüm bunları büyük bir vicdan rahatlığıyla yapabilen bir varlık olarak çok daha tiksinçtir diye düşünüyorum. Savaşlarda birbirimize yaptıklarımızı hatırlayalım, en zehirli böcekten çok daha ölümcül değil mi bizim bombalarımızın zehiri.""Bence" diyor çizer"insanoğlunun böceklere olan düşmanlığının kökeninde bir gün öldüğünde onlar tarafından yenilecek olduğunun bilgisi ve korkusu yatıyor."

Aslında ciddi iddialarla değil,mütevazi amaçlarla çizilmiş bu ilginç ve güzel resimlerin yaratıcısının hiç hesaplamadığı infial yüzünden yorum ve eleştiriye kapatılması,haşere meselesi konusunda yeniden düşünmemize neden oluyor..Bir şeyi tartışmak için olması gereken en asgari saygı ortamını yok ederek,fikir özgürlüğü dediğimiz şeyi bizzat kendi kendilerine yasak etmiş olmuyorlar mı?Bütün tolerans sınırlarını darmadağın ederek kendi kendilerini susturmuş olmaları durumu,onları bir böcek ilacı ile ortadan kaldırılmış haşerelere benzetmiyor mu?Bu kesinlikle tam da Fatih Solmaz/Bahadır Baruter'lik bir durum!..

20 Kasım 2010 Cumartesi

Güler misin Ağlar mısın?


(2010 yılının 200'üncü yayınını da koymuş olduk böylece..Helal bana..Helal bereketli hareketli 2010 yılına...)

GÜLER MİSİN?

Bu kadarı da ancak komedi filmlerinde olur!..Dubai'den havalanıp Hindistan'ın Güneyindeki Mongalora iniş yapan uçak,pistten çıkıp yere çakılmış..Sonuç:158 ölü sekiz kişi yaralı...Karakutunun incelenmesinden pilotun yolculuğun büyük bölümünü uyuyarak geçirdiği anlaşılıyormuş...Hatta cihazdan horlama sesleri çok açık bir biçimde geliyormuş..."Uyku sersemliği" ile piste yanlış açıyla inişe geçmiş..Yani avlamayı düşündüğü tavşanı ağaca bağlayıp nişan alan,ama bağladığı ipe isabet ettirerek hayvanın çözülüp kaçmasına neden olan beceriksiz avcının durumunda olduğu gibi:))Anlaşılan pilot hemen hemen bütün yolculuklarında uyuyormuş...Birden bire uyku sersemliğinden kurtulup "ıskaladığını" anlayınca "pisti geçtik...Aman Tanrım" diye bağırmış!Yardımcı pilot,uçağı tekrar kaldırıp indirmeye çalışmış,ama iş işten geçmiş tabi..Peki yardımcı pilot ne yapıyormuş kaptan uyurken?..Anlaşılan horlama seslerinin bir kısmı da ona aitmiş:)))

AĞLAR MISIN?

POSTA GAZETESİNDEKİ HABERİN DEVAMINI OKUYALIM:
Havayolu şirketlerinin pilotları aşırı çalıştırması yüzünden pilotların uçuş sırasında uyuyakalması, uçak kazalarının baş nedenleri arasında yer alıyor. Dünya çapında pilot sendikaları, pilotların çalışma saatlerinin azaltılması için mücadele ediyor. Son 15 yılda 10’dan fazla ölümcül uçak kazasının pilot yorgunluğundan kaynaklandığı belirtiliyor.

Haberi okumak için Tıklayın

9 Kasım 2010 Salı

Bir Çin Nasihatı...

Image Hosted by ImageShack.us
By hakanipek6 at 2010-12-21


Yanındaki herifin dolar milyoneri olduğunu bilseydi,gene de o öğüdü vermeye kalkar mıydı?

7 Kasım 2010 Pazar

Dost acı söyler...



Embesiller var,ama bazılarına boşuna acımayın...Yardım etmeye kalkarsınız,uyarmak istersiniz,sizi düşman gibi görmeye başlar.İlla ki mal yerine koyacaksın.Mutlaka böyle bir tanıdığınız vardır...

3 Kasım 2010 Çarşamba

ELLER GİDER FEZAYA,BİZ TAKTIRAMADIK KONDOMU RIZA’YA…



Uploaded with ImageShack.us
KARİKATÜRDEKİ GİBİ DEĞİL,AMA GERÇEK BİR "SPERM HIRSIZLIĞI" HİKAYESİ İÇİN YAZIYI OKUYUNUZ...
Nedir bu zavallı iş adamlarımızın çektikleri,nedir?O kadar acıyorum ki bazen onlara,içim burkuluyor,gözyaşlarına boğuluyorum….Bu adamların suçu,memleketimizin iktisadi kalkınması uğruna boydan boya ömrünü feda etmek,memleketimizi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak için gece gündüz çalışmak…Ama bu ülkede servet düşmanı çok…Kıskançlık,haset diz boyu..Özel teşebbüs düşmanlığı,serbest piyasa düşmanlığı,sermaye ve birikim düşmanlığı..O kadar çalışıp didinmesine bakmadan,elindeki avucundakini çalmaya çalışan, çooookkk..





Hani dizilerde falan görüyorum onca lüksün ihtişamın içinde döktükleri gözyaşlarına falan,yüreğim dayanamadığı için seyredemiyorum.Ama iş adamlarımızın gerçek hayattaki ızdırabı dizilerden daha az değil…Al işte,Antalyalı iş adamımızın başına gelenler..Haberleri takip edenler duymuşlardır hadiseyi.Antalyalı parlak bir iş adamımız o zat.Kendisi doktormuş,bir tıp merkezi sahibi imiş.Ispartalı bir sevgilisi varmış.Her şey al gülüm ver gülüm giderken,bu bayan zırt diye hamile kalmasın mı?Yani kızım…Sen kime sordun bu şeyi ya?Kafana göre hamile kal,oh ne güzel valla…Hayır,bebeğin babası zengin ya,bu servete kıyısından köşesinden yamanacak ya,hamile kalmış..Hesap bu hesap!Ondansonra yok bebeğin şusu eksik busu eksik..Sonra da babasından habersiz dünyaya gelmiş bu bebek mirasçı olacak,servete konacak..Ne güzel iş valla çalışmadan,etmeden!


Neyse,doğal olarak kabul etmemiş çocuğu iş adamımız.Demiş ki”Ohho..Kızım nerde bu yoğurdun bolluğu?Bana mı sordun?Nasıl bakacaksan bak!”Neyse araları bozulmuş.Kadın da dava etmiş bunu.Mahkemede hakim soruyor,iş adamının gıyabında..Demiş ki “kızım,seni sperm hırsızlığı ile suçluyor,ne diyorsun?”Kadın da pişkin pişkin şöyle cevap vermiş:”Cüzdanından mı çaldım onun spermlerini?…Sahip olsaydı..”Bakın lafa bakın ya..yüzsüzlüğün bu kadarına doğrusu pes!Hani yavuz hırsız ev sahibini bastırır derler ya,aynen öyle…Ne demek yani,cüzdanına mı koyacaktı çok afedersiniz spermlerini?Oldu olacak,markette falan nakit ödemek için kullansaydı bari…Kredi kartı yanında olmadığı zaman ,döküverseydi vıcık vıcık öyle mi?Ya da az bekleyin deyip çıkarsaydı aleti,tokatlasaydı çavuşu elalemin gözünün önünde...Ya da kendisine "kredi kartıyla mı yoksa nakit mi ödeyeceksiniz?"diye sorulunca "işte bununla!" deyip sonra aleti şırakk diye masanın üzerine mi vursaydı?Hayır,saklanacak bişey olsa, çelik kasasında saklayacak..Spermlerin durduğu yer bellidir.Yani onun durduğu yer belli diye çalınamaz değil ki..Elbette ki çalınır oradan da..Nasıl çalınır?Afedersiniz ama silahı kafaya dayayıp “haydi bakalım önce şahlan,sonra icraya geç” denilerek değil.Böyle de olabilir,ama o zaman hırsızlık denmez ona,gasp denir…Hırsızlık nasıl olur?Kıkırdar,fingirder,hangirder…Yan yan bakar,işveli işveli süzer…Ondan sonra niyeti bozdurur..Sonra da hoooop spermler çantadaaaa….Ee şimdi sen çalmış olmuyor musun?Zavallı iş adamı da senin korunduğunu sanıyor.Keriz yerine konuyor,ama iş işten geçiyor..Ondan sonra babalık davası,tazminat davası uğraş dur.Yani yasalarımız iyi değil.Yani ceza kanununun değişmesi lazım arkadaş.Müteşebbisleri her türlü servet düşmanlığından koruyacak hükümler konması lazım…Böyle olmayınca bu memlekette sermaye birikimi olmuyor .Birikim olmayınca büyük yatırımlar yapılamıyor..Yapılamayınca da İMF’nin kucağına oturduk diyorlar..Oturursun tabi.Memlekette bu kadar servet avcısı,bu kadar hırsız,üç kağıtçı olduktan sonra…


Ama ben gene de kızdım.Hakettiğini de düşündüm.Çünkü tedbirsiz,basiretsiz…Oysa bir girişimcide basiret olmalı,riskleri önceden görüp tedbirini almalı…Kondom diye bişey var ya..Yani kendin korunmak dururken niye başkasına güvenesin ki?Hırlısı var,hırsızı var di mi?Kondom kullanın kardeşim kondom.Niye oyuna gelesin ki ya?..

Sperm hırsızlığı tartışmasını Hürriyet gazetesinin portalinden okumak içinTIKLAYINIZ

26 Haziran 2010 Cumartesi

Google’a alternatif arama motoru abiler!…Ey Türk!..Titre ve Milli Motoruna dön!…

millimotor

 

  İki sene kapalı kaldıktan  sonra Youtube yasağının kaldırılmasından daha doğal birşey olamayacağını düşünüyorduk.Çünkü örnek aldığımız Avrupa’ya bu yasak yüzünden rezil olmuştuk.Adamlar resmen bizimle dalga geçiyorlardı.”Niye yasaklanmış youtube “ diye bizim vatandaşlardan birine sorduklarında Atatürk’e hakaret eden bir Yunanlının koyduğu video yüzünden olduğunu söyleyince,avrupalının kafası iyice karışıyormuş:

-What?

  Gel de adamlara bu yasağın mantığını anlat anlatabilirsen.Bizde ulusal önderimiz Atatürk’ü koruyan bir yasa var.Kimsenin ona hakaret etmesini istemiyoruz.Buraya kadar anlaşılmayacak bir şey yok.Eh müslümanların Hz. Muhammet ile ilgili hassasiyetlerini bildiklerinden,Atatürk’ün  de o kadar kutsal olması gerektiği akıl yürütmesi ile bu yasağı bir yere kadar anlayabilirler,anlayış gösterebilirler..Fakat bu yasağın kime karşı konulduğunu açıklama çok zor gerçekten.Çünkü videoyu koyan bir Yunanlı.Nereden koymuş.Yunanistandan.Eee bizimkiler niye erişimi engelliyor Youtube’un?Yunanlılar kendi ülkelerinde Atatürk’e hakaret ettiklleri için…

-What?

  Haydi diyelim bu yasağın mantığını şu şekilde izah ettik:Bir Yunanlı o videoyu Yunanistan’dan Youtube’a yüklüyor,ama o videoyu buradan Türk vatandaşları da izliyor.Onurları kırılıyor rencide oluyorlar.Eee Youtube’dan bu videoyu kaldırmasını isteseydiniz diyecek Avrupalı..Nasıl cevap vericez?..İstedik kardeşim ama Youtube yetkilileri  sadece Türkiye’den erişimi engelleyebileceklerini söylediler.Biz tamamen kaldırılmasını istiyoruz.Yunanlıların da Atatürk’ü koruma kanununa uymalarını istiyoruz…

-What?..

  Evet kardeşim,biz,kendilerine karşı zafer kazanmış,kendilerini denize dökmekle övünen Atatürk’e hakaret etmeyi Yunanlılara yasaklamak istiyoruz.

-What?..

  Fakat biz Yunanlılar’ın yedi sülalesine,dinlerine,mezheplerine,fener patrikanesine günde beş vakit sövüyoruz..Ama buuu,ayrı bir konu..

-What?What?!…

   Artık buradan sonra bizim Türkün Avrupalı dostuna bu durumu izah etmesi imkansız.Fakat yine de şu şekilde izaha devam edebiliriz:”Aslında mahkeme kararı ile youtube’a erişim engellenmiş olsa da bu yasağın fiilen işlevi yoktu.Çünkü dns denilen sunucular üzerinden youtube’a girilebiliyordu.Youtube’a sadece Türkiyeden giriş yasaktı,fakat dns sunucuları ile yurtdışından giriş yapar gibi girilebiliyordu.Bu girişler oldukça basit işlemlere dayandığından yurttaşların  bu yasaktan çokça şikayetçi oldukları söylenemezdi.Hatta Başbakan bile Youtube yasağını bu şekilde delmeyi öğütlemişti vatandaşlarına.”

   Avrupalı biraz dudak büker olsa da bir parça tatmin oluyor..kafasındaki karışıklık diner gibi oluyor.Fakat bundan sonra neler olduğunu sorunca Türkün işi yeniden zorlaşmaya başlıyor…

   “ Efendim iki yıl sonra bizim Türk yetkililer Youtube yasağına isyan ettiler..Peki kaldırdılar mı?Hayır..Yasağı daha da ağırlaştırdılar.Dns sunucuları üzerinden yapılan girişleri engellediler.Fakat youtube Google’ın birçok servisi ile ortak protokolü kullandığı için birçok google servisinin  aşırı yavaşlamasına neden olup erişimlerini çok güçleştirdiler..”

  -What??

   “Google Earth,Google toolbar,Analitics gibi ücretsiz Google servisleri aslında youtube yasağı ile ilgili olmadıkları halde erişimleri aşırı yavaşladı..”

 -What??

  “ Ama yalnızca mağdur olan ev kullanıcıları değildi.Google üzerinden reklam veren ve Analitics gibi google hizmetlerini kullanan firmaların sitelerine erişim güçleşti.Zarar etmeye başladılar.”

-What???

Ulaştırma bakanı ve bilgi iletişim değerlendirme kurumuna göre bu yavaşlamanın sorumlusu Google,youtube,reklam veren firmalar ve muhalefetti.Google youtube üzerinden reklam alıyor fakat vergi ödemiyordu.Birçok ülkeye yerli sürüm yaptığı halde türkiye için yapmıyordu.Türk yetkililerin telefonlarına cevap vermiyorlardı.Türkiye’de irtibat bürosu açmamışlar ve youtube yasağını kaldırmak için mahkemeye müracaat etmemişlerdi.”

   Avrupalının kafası karışmış ama olayı anlamak için Türk dostuna soruyor:

 -Google neden sitesine erişim engelli olduğu halde vergi ödesin?

- Çünkü gelir elde ediyor..

-Ama siz erişimi engelleyerek onları zarara uğratmıyor musunuz?

-Fakat  bunun sorumlusu kendileri kardeşim.Neden mahkemeye müracaat edip yasağı kaldırmıyorlar?

-Belki de Türk yetkililerle sorunu müzakere edmeyi uygun görmüşlerdir.Google yetkilileri Türk yetkililerle görüşmemişler mi?

-Görüşmüşler.Youtube sözkonusu videoya Türkiyeden erişimi engelleyebileceklerini söylemişler.Ama Türk yetkililer kabul etmemiş.

-Neden?

-Videonun tamamen kaldırılarak Yunanlılara bile yasak olmasını istiyorlarmış bizimkiler..

-What???

-Google yetkilileri Youtube’un  iki ayrı sürümü olmasını,yerli ve global sürüm olmasını,Türkiye’deki yasakların sadece yerli sürümde uygulanıp global sürümün olduğu gibi kalmasını önermişler.Fakat Türk yetkililer istemedikleri bütün videoların bütün dünyada yasak olmasını istiyorlarmış.Kendi yasalarımızı dünyanın her yerini kapsayacak şekilde genişletilmesini istemişiz..

-What?What??What???What???

  Avrupalı bizim yetkililerin deli olup olmadıklarını öğrenmek isteyecek:Türk de hepsinin akıl sağlığının yerinde olduğunu söyleyecek.Acaba doğru mu?

  Neyse…Milli arama motoru yapıldı da kurtulduk Google’dan!Her açılışta istiklal marşı çalıyor.Haydi bakalım arayın Atamıza,ecdadımıza söven o edepsiz videoları.Zırnık bulamazsınız zırnık!…

   Eyy Avrupalı,sen de bizim mantığımızı çözemiyorsan mantıksız olan sensin ulan!Bırak Google yandaşlığını,titre ve aramıza dön!Dilini ve dinini değiştir..Sünnet ol,gel.O zaman rahat rahat anlaşırız…

Milli arama motorunda arama yapmak için resmin üzerini ya da burayı tıklayın