Metin Üstündağ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Metin Üstündağ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ekim 2010 Pazartesi

METİN ÜSTÜNDAĞ:BİR “MEDDAH-ÇİZER”



Metin Üstündağ,yılların emektar çizeri.1980’li yıllarda Gırgır dergisinde önce bir amatör,sonra bir profesyonel karikatürcü olarak hatırlıyorum onu.Ta başından beri oldukça sade,işlevsel çizimleri vardı ve bu yapı,yıllar içinde çok az değişti.Fazla zorlama yapılmaksızın elde edilmiş figürler.Hoppa bir Disney animasyonundan değil ,bir kabareden alınmışa benzeyen kadınlar,erkekler…Ancak son derece komikler…Komik olmak için kendilerini zorlamasalar da,çok komikler…Belki de içlerinden geldiği gibi yaşayamadıkları doğalarını içlerinden geldiği gibi dışa vurdukları için.Lemanda başlayıp Penguende devam ettirdiği “Pazar Sevişgenleri” sayfasında,çıplaklık ve erotizmden daha çok, türlü acayip dertleri olan insanları çizdi Metin Üstündağ.Kadınlar ve erkekler ,türlü türlü komplekslerini,çelişkilerini,açmazlarını,saplantı ve bunalımlarını bir hastalıktan çok dünyanın en doğal şeyi gibi ilişkilerine dahil ettiler Pazar sevişgenlerinde..Dile getirdikleri dertlerinbüyük çoğunluğu son derece gülünç,ciddiye alınması imkansız türdendi..Sahici dertlerden çok baskılanmış libidoların özgeçmişini dışa vuruyorlardı.Entellerden varoşlarin kıyıda köşede kalmış insanlarına kadar her türden insan vardı Pazar sevişgenlerinde.Tek ortak özellikleri İstanbul’da yaşamak gibi görünen bu adamcık ve kadıncıkların o türlü türlü acayip hallerine bakıp,işte bunlar Türk toplumunun resmi bile denilebilirdi rahatlıkla…
“Laik” karikatüründe Metin Üstündağ mizahçılığının bazı tipik özellikleri ile karşılaşıyoruz.Bunlardan ilki,esprinin çizimden çok söze dayanması.Çizimler olmasa bile sözler başlı başına bir anlam ifade ediyorlar.Bu sözleri bir grafiti olarak ya da twitter yazışmasında kullanmak anlamda hiçbir eksilmeye yol açmaz.Biliyoruz ki Metin Üstündağ ,yalnızca bir karikatürcü değil söz ustası aynı zamanda.Yayımlanmış çok sayıda sözlü kitapları ve şiirleri var.Metin Üstündağ,zamanında Oğuz Aral’ın çok karşı çıkıp genç karikatürcülere yasak ettiği “konuşmaya dayalı karikatürler” çiziyor.Yani çizgiler olmasa da konuşma balonlarının başlı başına bir anlam ifade ettiği karikatürler.Fakat Ahmet Yılmaz ya da Bahadır Boysal’ın karikatürlerinde olduğu gibi konuşmaya boğup çizimleri geri plana itecek kadar da değil.Aslında sözlü karikatürlere karşı olmayıp söz ile çizgi arasındaki dengenin korunması ve işlevsel olarak söz ve konuşmanın birbirini tamamlamasını tavizsiz bir şekilde savunan Oğuz Aral’ın karşı çıkmasına rağmen ,popüler Türk karikatürcülüğü çizgiden çok söze dayalı hale geldi yıllar içinde..Bu dönüşümün,bizdeki meddah geleneği ile bağlantısı var elbette.Bir de çok fazla derdi olup bu dertleri pratikte çözemeyişimiz ile de alakalı olduğunu sanıyorum.Çeneye vuruyoruz,ama çözüm bulmak yerine gevezelik yapmakla yetiniyoruz.Metin Üstündağ’ın bu karikatüründe olduğu
gibi..Kadın,yan taraftaki takkeli tespihli adamla başörtülü kadından birinin yanına oturmazsa kendisinde sıkıntı yaratan insanlardan kurtulabileceğini sanıyor.Metin Üstündağ ,İşin komik tarafını,sözümona çağdaşlaşan ülkemizde haremlik selamlık geleneğinin laik- anti laik kisvesi ile yeniden üretmesini gösteriyor.Üstat taraf olmaktan ziyade mesafeli bir yaklaşımla olaydan bir “durum komikliği” yakalamış.Bu saflaşmanın kendiliğinden komik olduğunu,belli bir kesime sırtını dönerek yaşamanın imkansızlığını göstermek istiyor belki de.Doğu ile batı arasında bir köprü değil de ancak bir “mayınlı saha” olabilen ülkemizde,sonu asla gelmeyecek ama yine de bir çözüm bulunamayacak tartışma,”laiklik” tartışması,Metin Üstündağ’ın penceresinden böyle görünüyor…

BAHADIR BARUTER HAKKINDA YAZIMIZI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ