çıplaklar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çıplaklar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Temmuz 2011 Çarşamba

Mizahçıların Muzır Kuruluna cevabı...



Penguen Dergisi, Harakiri dergisinin kapatılmak zorunda bırakılmasını protesto ediyor.Selçuk Erdem'in bu karikatürü muzır kurulunun kapatma gerekçesine gönderme yapıyor.150 bin tl ceza kesilen Harakiri'nin cezasının gerekçesi ''İnsanları evlilik dışı ilişkiye özendirmek' ve 'Türk halkını tembellik ve maceraperestliğe itmek'' imiş!..Evet inanılmaz bir şey,kapatma gerekçesi bu!...Tek tip muhafazakar ahlak anlayışının topluma nasıl dikte edildiğine dikkat ediniz!..Çağdaş bir toplumda böyle bir yasaklama ve cezalandırma gerekçesi olur mu?Sahi bir mizah dergisi karikatür yolu ile bir toplumu nasıl olur da kötü yola düşürürmüş? anlamak imkansız.Kocasını aldattığı sevgilisini dolaba saklayan kadın karikatürünü şimdiye kadar cezalandırma gerekçesi yapmak kimsenin aklına gelmemişti.Fakat bu yeni hükümet döneminde böyle bir gerekçe ile bir yayın kuruluşunun cezaya boğulması son derece olağan bir şey haline gelmek üzere.Şimdiye kadar başörtüsüne karşı uygulanan yaptırımları hukuka,insanlığa,adalete aykırı bulup toplumun her kesimini özgürlükler için yanlarında saf tutmaya çağıran  bu adamların bütün bir toplumu çarşafa sokmaya çalışan şu cüretlerine,şu küstahlıklarına bakınız hele!...Asıl niyetlerinin örtünme özgürlüğü gibi masum bir talep değil,bütün bir toplumu çarşafa sokmak olduğunu söyleyenler haklı çıkmaya başlamadılar mı?Bu riyakar insanlar, özgürlüklere karşı düşmanlıklarını, "küçükleri korumak" gibi görünüşte masum bir gerekçe ile "çarşaflarken" kendilerini çok kurnaz,kendi dışındakileri de çok aptal sanıyorlar besbelli.Asıl dertlerinin küçükleri korumak değil,büyükleri korumak(!) olduğunu o küçükler bile kolayca anlayabilirler zira.Gel gelelim mizah dergilerini baskı altında tutmanın sandıkları kadar kolay olmadığını zamanla anlayacaklar elbette.Mizahçıların silahı mizahtan başka bir şey değildir.Farkında olmadan mizahçılara müthiş bir malzeme vermişlerdir.Kendilerini alay konusu yapacak,tefe koyacak,kuyruğuna teneke bağlı bir kediye çevirebilecek malzeme..Toplumu baskı altında tutmaya heveslenenlerin başına ne geldi ise bunların da o gelecektir başına :Alay konusu olmak,rezil olmak...

5 Haziran 2011 Pazar

9 Kasım 2010 Salı

BİR DOST,BİR POST...






Öyle bir türkü vardı hani..."Bir dost bir post yeter bana.."diye sözleri olan.İyi ama dost görünüp böyle "tost" yapanlar da var.Ama vurmak falan olmaz..Değmez ulan değmez..Her ikisine de birer tekme...Bu kadar!

18 Ekim 2010 Pazartesi

METİN ÜSTÜNDAĞ:BİR “MEDDAH-ÇİZER”



Metin Üstündağ,yılların emektar çizeri.1980’li yıllarda Gırgır dergisinde önce bir amatör,sonra bir profesyonel karikatürcü olarak hatırlıyorum onu.Ta başından beri oldukça sade,işlevsel çizimleri vardı ve bu yapı,yıllar içinde çok az değişti.Fazla zorlama yapılmaksızın elde edilmiş figürler.Hoppa bir Disney animasyonundan değil ,bir kabareden alınmışa benzeyen kadınlar,erkekler…Ancak son derece komikler…Komik olmak için kendilerini zorlamasalar da,çok komikler…Belki de içlerinden geldiği gibi yaşayamadıkları doğalarını içlerinden geldiği gibi dışa vurdukları için.Lemanda başlayıp Penguende devam ettirdiği “Pazar Sevişgenleri” sayfasında,çıplaklık ve erotizmden daha çok, türlü acayip dertleri olan insanları çizdi Metin Üstündağ.Kadınlar ve erkekler ,türlü türlü komplekslerini,çelişkilerini,açmazlarını,saplantı ve bunalımlarını bir hastalıktan çok dünyanın en doğal şeyi gibi ilişkilerine dahil ettiler Pazar sevişgenlerinde..Dile getirdikleri dertlerinbüyük çoğunluğu son derece gülünç,ciddiye alınması imkansız türdendi..Sahici dertlerden çok baskılanmış libidoların özgeçmişini dışa vuruyorlardı.Entellerden varoşlarin kıyıda köşede kalmış insanlarına kadar her türden insan vardı Pazar sevişgenlerinde.Tek ortak özellikleri İstanbul’da yaşamak gibi görünen bu adamcık ve kadıncıkların o türlü türlü acayip hallerine bakıp,işte bunlar Türk toplumunun resmi bile denilebilirdi rahatlıkla…
“Laik” karikatüründe Metin Üstündağ mizahçılığının bazı tipik özellikleri ile karşılaşıyoruz.Bunlardan ilki,esprinin çizimden çok söze dayanması.Çizimler olmasa bile sözler başlı başına bir anlam ifade ediyorlar.Bu sözleri bir grafiti olarak ya da twitter yazışmasında kullanmak anlamda hiçbir eksilmeye yol açmaz.Biliyoruz ki Metin Üstündağ ,yalnızca bir karikatürcü değil söz ustası aynı zamanda.Yayımlanmış çok sayıda sözlü kitapları ve şiirleri var.Metin Üstündağ,zamanında Oğuz Aral’ın çok karşı çıkıp genç karikatürcülere yasak ettiği “konuşmaya dayalı karikatürler” çiziyor.Yani çizgiler olmasa da konuşma balonlarının başlı başına bir anlam ifade ettiği karikatürler.Fakat Ahmet Yılmaz ya da Bahadır Boysal’ın karikatürlerinde olduğu gibi konuşmaya boğup çizimleri geri plana itecek kadar da değil.Aslında sözlü karikatürlere karşı olmayıp söz ile çizgi arasındaki dengenin korunması ve işlevsel olarak söz ve konuşmanın birbirini tamamlamasını tavizsiz bir şekilde savunan Oğuz Aral’ın karşı çıkmasına rağmen ,popüler Türk karikatürcülüğü çizgiden çok söze dayalı hale geldi yıllar içinde..Bu dönüşümün,bizdeki meddah geleneği ile bağlantısı var elbette.Bir de çok fazla derdi olup bu dertleri pratikte çözemeyişimiz ile de alakalı olduğunu sanıyorum.Çeneye vuruyoruz,ama çözüm bulmak yerine gevezelik yapmakla yetiniyoruz.Metin Üstündağ’ın bu karikatüründe olduğu
gibi..Kadın,yan taraftaki takkeli tespihli adamla başörtülü kadından birinin yanına oturmazsa kendisinde sıkıntı yaratan insanlardan kurtulabileceğini sanıyor.Metin Üstündağ ,İşin komik tarafını,sözümona çağdaşlaşan ülkemizde haremlik selamlık geleneğinin laik- anti laik kisvesi ile yeniden üretmesini gösteriyor.Üstat taraf olmaktan ziyade mesafeli bir yaklaşımla olaydan bir “durum komikliği” yakalamış.Bu saflaşmanın kendiliğinden komik olduğunu,belli bir kesime sırtını dönerek yaşamanın imkansızlığını göstermek istiyor belki de.Doğu ile batı arasında bir köprü değil de ancak bir “mayınlı saha” olabilen ülkemizde,sonu asla gelmeyecek ama yine de bir çözüm bulunamayacak tartışma,”laiklik” tartışması,Metin Üstündağ’ın penceresinden böyle görünüyor…

BAHADIR BARUTER HAKKINDA YAZIMIZI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

10 Ekim 2010 Pazar

İnsanın başına ne gelirse ya meraktan ya taraktan...



Uploaded with ImageShack.us

Efsaneleri yıkan,hurafelerle savaşan adam!...
O kendini hurafelerle savaşmaya adadı..Gizli kapaklı yalanları açığa çıkardı,maske takanların maskesini düşürdü..Bazen de dayak yiyordu;ama hiç bir şey onu savaşmaktan alıkoyamadı.Fakat birgün azgın bir zencinin gazabına uğradı işte!...

30 Eylül 2010 Perşembe

Red kit Okumuş Olanların Sevebileceği Bir Karaketör!...



Heh he..Hatırladınız di mi o kovboyların birilerini katran ve tüye bulayıp arkalarından kurşunlar yağdırarak kasabalarından şutlamaları muhabbetini:)))

RED KİT!..SEN BENİM KAHRAMANIMDIN NASIL UNUTURUM SENİ YAV!...