20 Mart 2011 Pazar

BLOGUMA DOKUNMA!...




En sonunda açıldı ama yuh ulan yuh be!...Neymiş dijitürk'ün telif haklarını ihlal eden bir kaç tane blog varmış..Ben mi ihlal ettim lan?Üç tane blog yaramazlık yaptı diye sen tut yüzbinlerce bloga erişimi engelle!...Kanunda elbette böyle birşey yazıyor,ama Anayasada ifade özgürlüğü ile ilgili temel haklar var,uluslararası anlaşmalar var onlar ne olacak peki...Bir kaç blog yanlış yaptı diye sen tut,yüzbinlerce insanın ifade özgürlüğünü engelle..Hangi kitapta yazıyor?Hangi hukuk bu?Hukuk fakültesinde okudum,ama orada bizlere önümüzdeki kanunu şablon gibi uygulamayı değil,Anayasaya aykırılık,insan haklarına aykırılık olduğunda duraksamayı öğrettiler.Bunlar kolayca veriyorlar bu kararları.Sonuçlarını hiç umursamıyorlar..Dijitürk'ün parası var bizim yok,onun için mi?Yoksa Dijitürk,istediği kararı çıkartmak için kesenin ağzını mı açıyor?Nasıl oluyor da onların üç kuruşluk çıkarı bizlerin ifade özgürlüğünden önemli oluyor?Uyuyoruz arkadaşlar uyuyoruz.Herkes bloglarında,facebookta,şurada burada sesini yükseltse,bunlar bu kadar kolay karar almazlar.Bir kapatma davasına yüzlerce,binlerce karşı dava açılsa,bunlar bu kadar kolay kararlar alamazlar...Ama biz millet olarak alışkınız itilip kakılmaya değil mi?Gazeteciler yıllarca cezaevlerinde tutuklu kalıyor,yazarlar düşünceleri yüzünden faili meçhul cinayetlere kurban gidiyor değil mi?Alışığız itilip kakılmaya,belki bu nedenle müstehak bunlar bize...Dijitürk'e de yuh!Maçla filan aram olmadığından dijitürk aboneliğim yok..Ama olsa idi..Kırsa idim onların alıcılarını ,kameranın önüne koysa idim facebook'a,ne güzel olurdu...Ne ulan,her sene bir yasak her yıl erişim engeli...Yuh be,hepinize yuh!Dokunma Blogma!...Yetti gari,dokunma!...

Acı Gerçek!...



Uploaded with ImageShack.us

30 Ocak 2011 Pazar

1000.'ci Sayısında Leman!...

Untitled from denizpiskin on Vimeo.



Deniz Pişkin hazırladı, Duygu Canan Çevik sundu..LEMAN 1000. sayı özel belgeseli..Emeği geçen herkese çok teşekkür..

Leman Dergisi 20 yıldır çıkıyor...Daha nice nice yıllara diyoruz...

28 Ocak 2011 Cuma

Böyle olur aksiyon filmi!...





Hindistan'ın Bollywood sinemasından gelen bu filmde aksiyonsahneleri inanılmaz.Saçma desen saçma,komik desen komik,absürd desen absürt,teknoloji ve sinema tekniği desen,o da fazlası ile var..Ayrıca hintçe bilmenize de gerek yok,çünkü bu,kelimenin tam anlamı ile aksiyon filmi olduğu için konuşmaları anlamasanız da oluyor...Filmin tamamını merak ediyorsanız,videonun bulunduğu youtube sayfasına gidiniz..Evet ben,resmen yok artık bu kadarı da,dedim,resmen kafayı yedim..Öyle sahneler var ki,o pc oyunlarındaki hayal gücünü ve absürdlüğü bile geride bırakmış..Evet efendim,karaketörcünüz,bulduğu böyle fantastik videoları bulup paylaşmaya devam edecek..Lafı fazla uzatmayıp izleyelim videoyu...

6 Ocak 2011 Perşembe

Salatatalık mı daha hıyar?Bıçak mı daha hıyar?...



Uploaded with ImageShack.us

Pireler berber iken,bitler kadın kuaförü iken,bir hıyar vardır...O kadar ince ruhlu,o kadar şairane bir hıyardır ki bu,ona aşık bir dişi hıyar şöyle der bir gün ona ..."Sen de hıyar ben de hıyar...Bu böyle olmicak..Senin gibi asil ruhlu bir hıyara hıyar demek de ayıp kaçıyor zaten...Bundan sonra senin adın salatalık olsun "...Sevdiği kadın tarafından bu şekilde onure edilen salatalığın bu mutluluğu uzun sürmez malesef...Günün birinde dişi hıyara aşık olan hıyaroğlu bir bıçak,ona kıyar..Bundan sonrası ne mi oldu...Ufff..Neler oldu neler..."Karaketörcü" takip ederseniz,bu hikayenin sonunun nasıl bittiğini yarın öğreneceksiniz...

4 Ocak 2011 Salı

Bahadır Baruter ve Saltanat Böcekleri...




Aslında "web böcekleri nedir?" diye bir başlık atacaktım bu yazıya.Fakat bu yazının konusu virüs ve benzeri zararlı yazılımlar değil(ki bilgisayar virüsleri içinde web böcekleri adında bir kategori var...)Karikatürist Bahadır Baruter'in resimlediği,internet üzerinden pazarlanan iskambil kağıtları..Osmanlı saray erkanını böcek ve haşeret biçiminde çizmiş.İçlerinde lalalar,paşalar,sadrazam ve padişahlar var..Bahadır Baruter,aklına gelen bu fikri eskizlere dönüştürünce ortaya çıkan figürler karşısında büyülendiğini söylüyor.Şunları söylemiş Baruter çizimleri için :


"Birbirine taban tabana zıt iki imgenin zihinlerimizdeki katılaşmış izlenimlerini sorgulatmak istemiş olabilirim. Görkemli, kudretli ve ilelebet baki olması düşünülen yüce ‘saltanat’ imgesiyle, önemsiz, küçük, zayıf ve kısa ömürlü bir varlık imgesiyle özdeşleştirdiğimiz ‘haşarat’ın ezberlerimizdeki konumlarını birbirine kırdırmak diyebiliriz."



Ama bu iskambil destesinin internet üzerinden tanıtımı başlayınca çizer için umulmadık tepkiler patlak vermiş.En ağır hakaretlerin bininin bir para olduğu bir linç ortamı oluşmuş."Senin ananı, bacını böcek yapsalar iyi mi olur?" şeklinde örneklenecek hakaretler,belki ürkütücü boyutlara varmasa tam da onun lombakta çizdiği
"sevgi ya da nefrette sınır tanımayan" absürd tiplerinin tipik davranışlarını andıran,tam Bahadır Baruterlik bir manzara" diyebileceğimiz bir ortam oluşmuş.Belki de bu nedenle çizer,ilk anda reddetmek istememiş bu tepkileri.Bu karalama kampanyasının karşısında olumlayan eleştirilerin bir arada bulunmasını istemiş.Fakat bu linç kalabalığına arada bir "yapmayın etmeyin,abartmayın ayıptır" gibi aklıselim tepkiler verenlere karşı ezme,boğma ve linç etme kampanyası başlatıyorlarmış anında.Durum öyle vahim bir hal almış olmalı ki,olumlu ve olumsuz bütün yorumları silmek zorunda kalmışlar.Bahadır Baruter,bu tepkilerden çok ürkmüş besbelli.Daha önce karikatürcülere karşı toplumda belli bir hoşgörünün mevcut olduğunu sandığını,ama aslında karikatürcüler de dahil sanatçıların,etrafı cehennem alevleri ile çevrili bir sırça köşkte yaşadıklarını anladığını itiraf ediyor,toplumda varlığına inandığı hoşgörünün asla mevcut bulunmadığını söylüyor...

Bu garip hadisede düşündürücü çok şey var.İlki bu aşırı tepkici güruh,Bahadır Baruter'in karikatürlerini takip etmiyor besbelli.Etselerdi,Baruter'in Osmanlılarla ilgili pek öyle sorunu olmadığını da bilmeleri gerekirdi.Ben kendi adıma,şimdiye kadar onun çizimlerinde Osmanlı düşmanlığı anlamına gelebilecek bir olguya rastlamış değilim.İlk olarak bu linç güruhunun "çuvalladığı" husus bu.Kendileri gibi Osmanlı simalarını aziz mertebesinde görmeyen herkesi Osmanlı düşmanı sanıyorlar..Daha doğrusu Osmanlılar söz konusu olunca aşırı sevgi/tapınma ve nefret/düşmanlık gibi iki patolojik tutum dışında her hangi bir tutumun mümkün olmasını istemiyorlar...Bahadır Baruter'i yeterince uzun bir zamandır takip edenler,çizerin her hangi bir düşünce fikir ya da akımın yanında açıkça saf tutmadığını bilirler.Elbette o,siyasal içerikli karikatürler de çiziyor,ama onu belli bir siyasal akımın sözcüsü saymak imkansız.Böyle iken yazarın maruz kaldığı bu bu aşırı tepkiler,bu ülkede çoğunluğun aydınlara karşı tutumunu çok açık ve net bir şekilde belgeliyor.Hrant Dink gibi belli bir fikrin ödünsüzce arkasında duran aydınların ödemek zorunda olduğu bedeli gözler önüne seriyor.Nasıl Baruter,aslında hiç kastetmediği bir şeyle,Osmanlı düşmanlığı ile itham ediliyorsa,Hrant Dink'de onun düşüncesini ve mücadelesini tanımayan "yüksek hakimler"
tarafından asla kastetmediği bir şey nedeniyle mahkum edilmişti.Hrant Dink'in Türklere karşı nefret dolu yazılar yazdığı gerekçesi ile cezalandırmış ve onun katline giden yola kırmızı halılar döşemişlerdi...

Aslında sorgulanması gereken bir başka husus daha var ki,Baruter özellikle bu noktaya dikkat çekiyor.Baruter'in böceklerden nefret ettiğini sanıyorlar...Belki de böceklerden nefret ve tiksintiyi son derece doğal bir şey sanıyorlar.Oysa Baruter'in de söylediği gibi,böcekler son derece ilginç varlıklar.Doğanın düzeni ve yaşamın sürekliliği için yadsınamaz bir öneme sahipler.Öte yandan Baruter'in dediği gibi" hiçbir böcek türünün kurbanlarının kadınlarına tecavüz etmediği ve çocuklarını diri diri gömmediği ve düşmanlarına zevk için işkence etmediği bir dünyada insanoğlu tüm bunları büyük bir vicdan rahatlığıyla yapabilen bir varlık olarak çok daha tiksinçtir diye düşünüyorum. Savaşlarda birbirimize yaptıklarımızı hatırlayalım, en zehirli böcekten çok daha ölümcül değil mi bizim bombalarımızın zehiri.""Bence" diyor çizer"insanoğlunun böceklere olan düşmanlığının kökeninde bir gün öldüğünde onlar tarafından yenilecek olduğunun bilgisi ve korkusu yatıyor."

Aslında ciddi iddialarla değil,mütevazi amaçlarla çizilmiş bu ilginç ve güzel resimlerin yaratıcısının hiç hesaplamadığı infial yüzünden yorum ve eleştiriye kapatılması,haşere meselesi konusunda yeniden düşünmemize neden oluyor..Bir şeyi tartışmak için olması gereken en asgari saygı ortamını yok ederek,fikir özgürlüğü dediğimiz şeyi bizzat kendi kendilerine yasak etmiş olmuyorlar mı?Bütün tolerans sınırlarını darmadağın ederek kendi kendilerini susturmuş olmaları durumu,onları bir böcek ilacı ile ortadan kaldırılmış haşerelere benzetmiyor mu?Bu kesinlikle tam da Fatih Solmaz/Bahadır Baruter'lik bir durum!..

24 Aralık 2010 Cuma

2010 YILININ EYLEMİ!...



Uploaded with ImageShack.us

Time Dergisine rağmen yılın adamı bütün Dünyada Julian Assange idi.Türkiye'de ise bakanı yumurta yağmuruna tutan öğrenciler.AKP'liler toplumun çeşitli kesimlerinde ne büyük bir mide bulantısı yarattıklarının farkına varmalarına neden oldu bu olay...Yandaş medyanın bütün karalama kampanyalarına rağmen bunun terörle,şiddet eylemi ile ilgisi yoktu.Bir eylemin şiddet içermesi ile şiddet eylemi çok farklı şeyler...Her eylem aslında şiddet içerir...Bağırıp çağırma,hatta basın açıklaması bile..Yumurta fiziksel bir zarar vermiyor,ama rezil kepaze ediyor bu da bir gerçek.Fakat şimdiki iktidar,her türlü rezilliği yapsa da rezil olmaya tahammülü yok görüldüğü kadarıyla..Anti demokratik uygulamaların,baskıların sürüp gittiği;üniversite özerkliğinin her geçen gün,eskiyi bile aratacak şekilde devam ettiği,haraçların sürekli artırılarak eğitim yerlerinin ücretli ticaret hanelere dönüştürüldüğü üniversitelerde gençler çiçek atmayacaklardı herhalde...Öğrencilere bir kez daha "ellerinize sağlık" diyoruz...

20 Aralık 2010 Pazartesi

Arap dünyasının yükselen yıldızı bu üçlü!..



Herifler döktürüyolar fena halde hacı!..Eee yani,Cenabı Hak ses vermiş bu yalellilere,nefes vermiş,dans yeteneği vermiş,o kadar da olsun artık di mi?Dansları özel,kendi icadları..O kadar yetenekli adamlar ki,tencereyi,tavayı,süpürgeyi falan enstrüman yapmışlar.Eh bir tek dansözleri eksik...Dedikodulara bakarsanız,abaza imişler,dansöz bulsalar bile saniyeler içinde kaçırırlarmış...Ama siz sakın o şom ağızlılara kulak asmayın.Ünleri giderek artıyor.Dansöz de olacak...Hem de her birine çifter çifter...

19 Aralık 2010 Pazar

Kadınlarla birlikte olmadığı için eşeklere yönelen adamın acıklı videosu!...



Acı Umut (son çare) programının meşhur konuğu Sinan Şahan kadınlarla ilişkiye giremediği şeklindeki sorununa çare bulmak için anasıyla canlı yayına katılır eşek macerasını anlatır ve telefondaki şahsa "kapat şu tlfonu ta ecdadünü skerün" adlı meşhur canlı yayın küfürünü sayar...

(youtube'da bulduğum güzide videolardan biri...Neler oluyo melmekette neler!...Videoyu bir kaç defa izleyeceğinize,bunu kaçırmış olsanız bile,sayemde izlemiş olduğunuza şükredeceğinize garanti veriyorum!...)

İştahınızı azdıracak bir menü!



Uploaded with ImageShack.us

11 Aralık 2010 Cumartesi

Sizinki de aşk mı lan?Ne aşıklar var dünyada!...



Uploaded with ImageShack.us

Oyun havası ile serenad yapılır mı?Niye olmasın..Kızlar böyle şeyleri severler hacı..Arasıra yapınız..Pavarotti gibi sesiniz olmasa da opera bilmeseniz de fark etmez..O kadar zahmete girin yeter...İnanın buna değer!...Emeğiniz karşılığını bulacaktır sevdiğiniz hatun şapşal değilse eğer...

Patavatsız bir herif insanın başına ne işler açar…Bir Eski Karikatür Daha!…

SEVGİLİLER GÜNÜ KARİKATÜRÜ :ESKİ BİR KARİKATÜRÜME İNCE AYAR!…





Üzerindeki tarihten belli..bir yıl önce corel draw ve photoshopta çizdiğim bir karikatürüm.Yeniden yayımlamamın nedeni,kızın ve adamın konuşmasını yeniden yazmam.Kızın monologu çok uzundu.Artık konuşma balonlarının bu kadar uzun olmasını istemiyorum.Bu şekildeki bazı değiştirdiğim yeniden yayınlicam..Webde yayıncılık yapmanın en güzel avantajlarından biri de bu..Eskiden yazdığınız bir yazıyı ya da resmi yeniden düzenleyip güncelleyebiliyorsunuz..Yoksa vallahi kaytarmaca filan yaptığım yok:))Hadi çüüüüzzzzz!…