17 Nisan 2011 Pazar

Aşk Gözünü kör etmişti..(Büyük Yanılgı)



Uploaded with ImageShack.us
Aşk gözünü kör etmişti kadının...Bir atla evli olduğunu farketmişti..Nasıl görememişti nasıl?...İlaçlı gazoz mu içirmişti o herif acaba?..

14 Nisan 2011 Perşembe

Bobiler Örg'ün yeni iğrençlik klasiği :Ağlama Duvarı!...

Photoshop, gif maker ya da premierre gibi programları kullanmayı iyi kötü becerebiliyor,hatta bir takım amatörce sanatsal çalışmalar yapıyorsanız bobiler.org adlı sitenin adını duymuş olma ihtimaliniz yüksek.Bilmeyenler için basitçe açıklama gerekirse,amatör çizerlerin,webmaster ya da reklamcıların ticari amaç gütmeyen yapıtlarını yayımladıkları bir site Bobiler.org.Daha önce adı embesil.org imiş...Çok başarılı olup büyük bir ziyaretçi kitlesi kazanmş bir site.Her gün onlarca,yüzlerce "monte" yayımlanıyor ve binlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor.Bu kadar büyük bir trafiğin altından kalkabilmek kolay iş değil tabii.Bunun için çok sayıda admin çalışıyor, sunucular için binlerce lira bedel ödeniyor olmalı.Ama biraz girip çıkan,kurcalayan insanlar,bu çarkın nasıl döndürüldüğünü anlamakta gecikmez.Bobiler örg,kendi çapında hiç bir sitenin ya da portalin alamayacağı kadar reklam alıyor.Muazzam reklam geliri olduğunu ve bu siteyi işletenlerin de reklamcılar olduğunu düşünüyorum.Belki finanse ettikleri bir reklam şirketleri de vardır...

Zenginin malı züğürdün çenesini yorar derler ya...Benim gözüm yok,umurumda da değil ne kadar kazandıkları.Fakat buradan indirdiğim resimleri facebooktaki sayfamda yayınladığım halde kaynak göstermiyorum.Hatta bobiler.örg logosunu photoshopta temizledikten sonra yayımlıyorum.Buna çalma mı dersiniz ne derseniz deyin,umurumda değil.Çünkü çok haklı bir nedenim var.Bu siteye ziyaretçi göndermek istemediğim için bu şekilde davranıyorum. Kaynak göstermek istemememin nedeni bobiler.org'de aşırı bir şekilde reklam bulunması,kelimenin tam anlamıyla bir "spam" ve reklam çöplüğü olması.Alanen reklamlardan bahsetmiyorum,gizli reklamlar var,güya amatörler tarafından yapılmış "monteler" gibi gözüken oysa aslında reklam olan sinsi spamlar...Merak edeniniz varsa "salak reklamlarla dalga geçmece" adlı konuyu tıklayıp "montelere" göz atsın.Yüzlerce firmanın yüzlerce reklamını görecekler.Elbetteki bunlar amatör işler sanıldığı için maliyeciler falan da olayı bilmiyorlar..Sadece bu konuya değil,detaylı bir araştırma ile yarım saat içinde en az 300 tane gizli reklam ve spama rastlamak mümkün...Bu reklamlar o kadar sinsi ki,bu spam çöplüğüne ziyaretçi göndermek istemediğim için kaynak göstermiyorum.Fakat çokça ziyaret edip bu sitenin "montelerini" kullanmamın nedeni,burada zaman zaman şaşırtıcı yaratıcılık örneklerine ve mizaha rastlamam.Çoğunlukla 12-16 yaş grubundan olduğunu tahmin ettiğim yeni yetme genç insanlar bunlar(yorumlardaki üsluplarından belli oluyor yaşları!)..Tabi her zaman zeki ve yaratıcı olamıyorlar,çoğunlukla saçmalıyorlar...Ama o yaştaki genç insanları anlayışla karşılamak lazım.Onların eksikliği,kendilerine yol gösterebilecek ağabeylerinin olmaması.Bobiler örg yöneticilerinden bunu (yol göstericiliği) beklememek lazım.Çünkü onlar, ceplerini doldurmaktan ziyade pek bir şeyi umursamayan tuzu kurular...Yol gösterici derken bir zamanların Oğuz Aral'ı gibi birinden söz ediyorum.Bugünkü köklü popüler mizah geleneğinin mirası Oğuz Aral'a aittir.Onun sayesinde idi o mizah dergilerinde güçlü sol ve demokrat duruş.Bugünün mizah dergilerinde ırkçılığa,cinsiyetçiliğe,nefret söylemine pek rastlamıyorsak,bu Oğuz Aral'ın gençleri yetiştirme konusundaki ısrarlı tutum ve çabası sayesinde mümkün oldu.Diyeceğim o ki,Gülmece bir kültür işidir.Gülmece sırtını demokrat,muhalif,sol geleneğe dayamıyorsa,doğası gereği kolayca ırkçılığa,cinsiyetçiliğe,şiddet ve nefret söylemine savrulabilir..Bunun nedeni çok açık :Gülmeyi,farklı olanı dışlamak için onunla alay ederek öğreniriz...Gülme,kesinlikle masum bir eylem değildir.Hayvansılktan,vahşilikten,linç etme dürtüsünden beslenir.Ancak terbiye edilirse muhalif bir tavrın aracı olabilir...

Şimdi yukarıdaki bobiler örg'den aldığım "ağlama duvarı" konulu monteye göz atalım.Yahudilerin kutsal saydığı bir şeyle iğrenç bir şekilde alay ediyor ve bir de üstelik hepsini topyekün "gaylere" benzeterek hem yahudileri,hem de eşcinselleri aşağılamış oluyor...Irkçılık,nefret,anti semitizm,cinsiyetçilik ne ararsan var...Hem de en hoyrat üslupla!...Muhtemelen bunu yaşı küçük bir yeni yetme yapmştır..Üstelik büyük bir olasılıkla kendini emperyalist yahudi devletine karşı mazlum filistin halkının saflarında gören biridir.Bu genç insanlar,kültür dediğim o şeyden beslenmedikleri için,yol göstericiye sahip olmadıkları için,bu şekilde düşünüp etliyi sütlüye karıştırmaları normal.Elbette siyonist israil devleti,bugünkü haliyle insanlık için büyük bir tehdittir ve yaptığı kırımlar nedeniyle büyük bir nefret uyandırması son derece doğaldır...Ama gerçek bir eleştirel duruş,hakiki bir mizah,onları mahkum edeyim derken böylesi bir ırkçılığa,böylesi bir ilkel nefret söylemine kucak açmaz..

1.ödülü

   

Gerçek mizah için örnek vermek gerekirse,Ahmet Öztürk Levent’in yukarıdaki ödüllü karikatürüne göz atmanın tam zamanı...Burada da konu "ağlama duvarı".Üstteki İsrail askerleri filistinlileri katlederken alttaki hacılar aynı duvarı ağlamak için kullanıyorlar.Kendi vahşetleri,düşmanlarından aşağı kalmadığı halde yine de kendilerini mağdur gibi göstermelerindeki büyük çelişkiyi nasıl çarpıcı bir şekilde ortaya koymuş sanatcı,haksız mıyım?Elbette yazının başındaki yeni yetmeden bu denli büyük bilinç ve bu derece etkileyici anlatım beklemek haksızlık olacak.Ama şu da bir gerçek :Birileri gerçek sanatı savunmadıkça böyle akıl yoksunu işler ortalığı kaplıyor.Bunun da adı kültürsüzleşmedir,yozlaşmadır...
Bobiler.örg'de ırkçılık,cinsiyetçilik ve nefret söylemi ve iğrençlik konusunda daha çok fikir edinmek için "ağlama duvarı" adlı konuya göz atınız :http://www.bobiler.org/k.asp?id=3965

5 Nisan 2011 Salı

Şeytana Tapan Kadın



Uploaded with ImageShack.us

Kadın ömründe ilk defa,hem de sırılsıklam,hem de taparcasına aşık olmuştu.Hem de şeytana!..

Daha doğrusu şeytan öyle zannediyordu.Kadının asıl maksadı şeytanın hizmetine girip,ondan her türlü şeytanlığı öğrenmek,sonra da şeytana papucunu ters giydirmekti.

Böyle kadınlar yok mu dediniz?Sizi duyamadım...Tekrar ediniz!...Kadınlar melek mi sanıyordunuz?..Hadin ordan....Lan!...

3 Nisan 2011 Pazar

Fakir Ama Onurlu Adamın Maceralarına Devam..



Uploaded with ImageShack.us

Eski filmlerdeki "fakir ama onurlu" muhabbetine çok gülerdik biz.Şimdiki en yeni nesil,bu filmlere artık pek yüz vermediğinden bu muhabbeti bilmiyor ya da bizim kuşak kadar komik bulmuyor olabilir.Belki bu yüzden bu sonuncu fakir ama onurlu karikatürü idi...Eh biz de yaşlanıyoruz işte.Yeni nesil bizim gibileri pek anlamayacak biz de onları...Gene de devam...

2 Nisan 2011 Cumartesi

Ahlaksız Teklif



Uploaded with ImageShack.us

Salim abi,yılların arkadaşı sandığı,dost diye bağrına bastığı,beraber porno sinemaya,kerhaneye ve bira içmeye gittiği o ebleh herifin gerçek yüzünü bilmiyordu.Öğrendiği zaman işini,evini,cep telefonunu değiştirdi.Sonra herifle bir daha karşılaşmamak için başka bir şehre taşındı...

29 Mart 2011 Salı

Zavallı Abaza!...



Uploaded with ImageShack.us

En sonunda dayanılmaz hale gelince abazalığı,zehir gibi bağırdı,çağırdı,isyan etti herkesi suçladı...Altın kalpli kızın kanı kaynamıştı,herife verecekti,sevindirecekti garibi,ama ah o annesi,ah o toplum,ah bu insanlık...Ne bu vahşet lan!...

24 Mart 2011 Perşembe

Cüce Mehdi ile Deli Necmiye



Cüce Mehdi'nin "aykü"sü yüksekti,yetenekleri çoktu,doğal bir komikti,hatun kişilerle iletişim kurma becerisi süper ötesiydi.Fakat Deli Necmiye'ye rastlamasaydı keşke!.

23 Mart 2011 Çarşamba

Bilimsel Sapıklar Çetesi!...



Uploaded with ImageShack.us

Bloguma erişim hala yok..Söylentilere bakılırsa bloglara erişim yasağını kaldıran mahkeme,kararın uygulanmasını sağlayacak olan servis sağlayıcılara tebligatı posta güvercini ile yapıyormuş!...Bu çağda,internetle erişimin anında mümkün olduğu çağda mahkeme kararının uygulanmasının haftalar boyu sürmesi,başlıbaşına bir ironi.Zaten internet sansürcülüğünün askerdekine benzer toplu cezalandırmaya dönüşmesi başlı başına bir ironi.Geçenlerde Akçakoca'ya söyleşi ve sergi için gelen değerli mizahçı Cihan Demirci,"Türkiye'de mizah yapmak anlamsız hale geldi,hayatın kendisi mizah oldu" diyordu.Ne denir?Gerçekten de öyle!...Biz blogçular ifade özgürlüğümüzün engellenmesine çok bozuluyoruz,ama gerçek bir ifade özgürlüğü var mı sanki ,açıkça söyleyin!Etten püften nedenlerle,yazdıklarınızdan çizdiklerinizden dolayı sırtınıza halkı isyana teşfik gibi yaftalar yapıştırıp içeri alabilirler.Şimdilerde ergenekon soruşturmasında ibretle izlediğimiz bir komedi sahneleniyor.İktidar destekli savcılar,memleketin karanlık ilişkilerini ortaya çıkarma gibi bir sahte görüntü yaratıp,bu bahane ile geçmişteki karanlık iktidar ilişkilerine rahmet okutacak bir baskı ve sindirme makinasını devreye soktular.Bizim ifade özgürlüğü sandığımız şey,iktidar takviyeli yargının hoşuna gitmeyen kimselerin ifadesini alma özgürlüğü imiş meğerse.Neyse..."Bilimsel sapıklar çetesi" bol bol Recep İvedik ve kurtlar vadisi izleyip uygulama aşamasına gelmiş günümüz gençliğinden çıkmış bir çetedir bu arada...

20 Mart 2011 Pazar

Altın Vuruş!...



Uploaded with ImageShack.us

Bu karikatür,daha önce çizdiğim bir karikatürün değişik bir versiyonu (bak :son saniye atağı)Aslında ben bu karikatürü "son saniye atağı"ndan önce çizmiştim. Fakat sonradan düşündüm ki,böyle bir espri mutlaka birinin aklına gelip çizmiştir daha önceden...Belki de yıllar önceden böyle bir karikatür görmüşümdür de,bir yerde daha önce gördüğümü unuttuğumdan espriyi kendi buluşum sanıyorumdur diye ciddi olarak kuşkulandım.Daha sonra "son saniye atağı" olarak konuşma balonlu yeni bir karikatür çizdim.Ama daha sonra bu karikatüre tekrar baktığımda,çizimi çok beğendim ve yayımlamaya karar verdim.Benim karikatürcülükte ulaşmak istediğim o hedefi gösteren bir karikatürdü üstelik.Tümüyle çizgiye yoğunlaşmıştım ve konuşma balonları ile değil,çizginin gücü ile mizah yapmaya çalışıyordum.İşte bu,yani çizginin gücü ile,çizgideki aksiyon sayesinde elde edilen mizah,günümüz Türkiye mizahında olmayan bir şey.Ben de dahil,popüler karikatürcülerin hepsi,hepimiz,konuşma ile,lafazanlıkla mizah yapmaya çalışıyoruz.Aslında bu,meddah geleneğimizi düşünürsek,bizim kültürümüze ait bir olgu.Ama konuşmalar ön plana geçip,çizim de basit bir araç haline dönüşünce,karikatür kelimesi de anlamsızlaşıyor.Hatta Türk popüler mizahında konuşma o kadar ön plana geçti ki,mizah dergilerindeki karikatürlere karikatür demeye dilimiz varmaz hale geldi.Bunlara çizgili konuşma ya da çizgili fıkra demek daha doğru.Karikatürlerin düzeyinin giderek düşmesi de bu eyilimin bir sonucu ne yazık ki.Çizgiyi bir amaç değil bir araç olarak gören çizer,zamanla oldukça kötü,kendi iç sıkıntısını yansıtan baş ağrıtıcı karikatürler çizmeye başlıyor.Hatta bir zamanların anlı şanlı çizerleri Bahadır Boysal,Kemal Aratan gibi karikatürcüler bile,bu yönelimin kurbanı son derece kötü çizimler yapmaya başladılar.Selçuk Erdem ve Erdil Yaşaroğlu gibi günümüzün oldukça tutulan çizerleri bile,çizimi asla savsaklamamış olsalar da,hep aynı surat ifadesi ile çizdikleri karikatürleriyle konuşmaya dayalı karikatür akımının içinde yer alıyorlar.Penguen çizeri Doğan,benim karikatürde ulaşmak istediğim tarzda bir aksiyon ve çizimsel karikatürcülük yapıyor diyebilirim.

BLOGUMA DOKUNMA!...




En sonunda açıldı ama yuh ulan yuh be!...Neymiş dijitürk'ün telif haklarını ihlal eden bir kaç tane blog varmış..Ben mi ihlal ettim lan?Üç tane blog yaramazlık yaptı diye sen tut yüzbinlerce bloga erişimi engelle!...Kanunda elbette böyle birşey yazıyor,ama Anayasada ifade özgürlüğü ile ilgili temel haklar var,uluslararası anlaşmalar var onlar ne olacak peki...Bir kaç blog yanlış yaptı diye sen tut,yüzbinlerce insanın ifade özgürlüğünü engelle..Hangi kitapta yazıyor?Hangi hukuk bu?Hukuk fakültesinde okudum,ama orada bizlere önümüzdeki kanunu şablon gibi uygulamayı değil,Anayasaya aykırılık,insan haklarına aykırılık olduğunda duraksamayı öğrettiler.Bunlar kolayca veriyorlar bu kararları.Sonuçlarını hiç umursamıyorlar..Dijitürk'ün parası var bizim yok,onun için mi?Yoksa Dijitürk,istediği kararı çıkartmak için kesenin ağzını mı açıyor?Nasıl oluyor da onların üç kuruşluk çıkarı bizlerin ifade özgürlüğünden önemli oluyor?Uyuyoruz arkadaşlar uyuyoruz.Herkes bloglarında,facebookta,şurada burada sesini yükseltse,bunlar bu kadar kolay karar almazlar.Bir kapatma davasına yüzlerce,binlerce karşı dava açılsa,bunlar bu kadar kolay kararlar alamazlar...Ama biz millet olarak alışkınız itilip kakılmaya değil mi?Gazeteciler yıllarca cezaevlerinde tutuklu kalıyor,yazarlar düşünceleri yüzünden faili meçhul cinayetlere kurban gidiyor değil mi?Alışığız itilip kakılmaya,belki bu nedenle müstehak bunlar bize...Dijitürk'e de yuh!Maçla filan aram olmadığından dijitürk aboneliğim yok..Ama olsa idi..Kırsa idim onların alıcılarını ,kameranın önüne koysa idim facebook'a,ne güzel olurdu...Ne ulan,her sene bir yasak her yıl erişim engeli...Yuh be,hepinize yuh!Dokunma Blogma!...Yetti gari,dokunma!...

Acı Gerçek!...



Uploaded with ImageShack.us