9 Temmuz 2011 Cumartesi

DİNAZORLAR DÜNYASINDAN HABERLER...

Dinazorlar çağının bilinen en büyük etobur dinazoru T-Rex'ti.Bu dinazorun güçlü bacaklarına rağmen,ne işe yaradıkları çözülememiş olan minicik ön ayakları(elleri) vardı...

Karaketörcü'nün notu :Burada gördüğümüz oyuncak dinazorlar,oğlumun dinazor oyuncaklarıdır...Photoshop ile yapılmış,kolaj-fotoğraf-karikatürdür...



7 Temmuz 2011 Perşembe

Osmanlı Devrinde Şike Nasıl yapılırdı?..



Bütün savaşları bilek gücü ile kazanmadı Osmanlı..Ulusal Kahramanımız Kara Murat Frenk ve bizanslıların mal olduğunu keşfetmesinden sonra bazı savaşlar şike ile kazanıldı...Fenerbahçeyi hor görmeyin...Genlerinde var,kanında var!...

6 Temmuz 2011 Çarşamba

Mizahçıların Muzır Kuruluna cevabı...



Penguen Dergisi, Harakiri dergisinin kapatılmak zorunda bırakılmasını protesto ediyor.Selçuk Erdem'in bu karikatürü muzır kurulunun kapatma gerekçesine gönderme yapıyor.150 bin tl ceza kesilen Harakiri'nin cezasının gerekçesi ''İnsanları evlilik dışı ilişkiye özendirmek' ve 'Türk halkını tembellik ve maceraperestliğe itmek'' imiş!..Evet inanılmaz bir şey,kapatma gerekçesi bu!...Tek tip muhafazakar ahlak anlayışının topluma nasıl dikte edildiğine dikkat ediniz!..Çağdaş bir toplumda böyle bir yasaklama ve cezalandırma gerekçesi olur mu?Sahi bir mizah dergisi karikatür yolu ile bir toplumu nasıl olur da kötü yola düşürürmüş? anlamak imkansız.Kocasını aldattığı sevgilisini dolaba saklayan kadın karikatürünü şimdiye kadar cezalandırma gerekçesi yapmak kimsenin aklına gelmemişti.Fakat bu yeni hükümet döneminde böyle bir gerekçe ile bir yayın kuruluşunun cezaya boğulması son derece olağan bir şey haline gelmek üzere.Şimdiye kadar başörtüsüne karşı uygulanan yaptırımları hukuka,insanlığa,adalete aykırı bulup toplumun her kesimini özgürlükler için yanlarında saf tutmaya çağıran  bu adamların bütün bir toplumu çarşafa sokmaya çalışan şu cüretlerine,şu küstahlıklarına bakınız hele!...Asıl niyetlerinin örtünme özgürlüğü gibi masum bir talep değil,bütün bir toplumu çarşafa sokmak olduğunu söyleyenler haklı çıkmaya başlamadılar mı?Bu riyakar insanlar, özgürlüklere karşı düşmanlıklarını, "küçükleri korumak" gibi görünüşte masum bir gerekçe ile "çarşaflarken" kendilerini çok kurnaz,kendi dışındakileri de çok aptal sanıyorlar besbelli.Asıl dertlerinin küçükleri korumak değil,büyükleri korumak(!) olduğunu o küçükler bile kolayca anlayabilirler zira.Gel gelelim mizah dergilerini baskı altında tutmanın sandıkları kadar kolay olmadığını zamanla anlayacaklar elbette.Mizahçıların silahı mizahtan başka bir şey değildir.Farkında olmadan mizahçılara müthiş bir malzeme vermişlerdir.Kendilerini alay konusu yapacak,tefe koyacak,kuyruğuna teneke bağlı bir kediye çevirebilecek malzeme..Toplumu baskı altında tutmaya heveslenenlerin başına ne geldi ise bunların da o gelecektir başına :Alay konusu olmak,rezil olmak...

Şikeci Kaleci Meğer Ne Pantermiş!...

Şikeci futbolcu sordu,"Caiz Hoca" cevapladı!...


Şike soruşturmasında iddiaya göre gol atmama karşılığında para almasının dinen caiz olup olmadığını soran futbolcuya din görevlisi "Caizdir!" yanıtını verdi!...

24 Haziran 2011 Cuma

Unutulmaz Filim Replikleri!...

Evet Unutulmaz film replikleri adlı bir seriye başlamış bulunuyoruz..Burada "Godfather,Esaretin Bedeli,Elm Sokağı Kabusu,Avatar ve Karateci çocuk" adlı filmlerden seçme replikler var...Devamı gelecek elbette.Ama devamını görmeniz için Facebook sayfamız olan "karikatürcü" yü izlemeniz gerekiyor..Orada Karayip Korsanlarından Star Wars'a,Yüzüklerin efendisi'nden Harry Potter'a çok sayıda filmden acayip matrak replikler bulacaksınız..Bizi izleyin kankalar...Geyiğe devam!...









23 Haziran 2011 Perşembe

Harakiri Dergisi nasıl kapatıldı!


Harakiri Dergisi üçüncü sayısında iflas etti,kapanmaya mecbur kaldı!...Kutlukhan Perker'in yönetimindeki mizah dergisinin adını ilk kez,Muzır Kurulu tarafından "müstehçen" bulunup poşete sokulma kararı alındığında duymuştum.12 eylül döneminin en gerici kurumlaşmalarından olan muzır kurulu(küçükleri muzır neşriyattan koruma kurulu),basın özgürlüğüne ve düşünce özgürlüğüne yaptığı tehditlerle bu güne kadar çokça tartışma yarattı.Dünyanın demokratik ülkelerinde serbestçe yayımlanan kitaplar bu kurulca muzır bulunup toplatıldı.Fakat bunca tartışılmasına karşın,muhafazakar iktidarlar bu kuruldan vazgeçmek istemedi. İlk defa bir mizah dergisi poşete konulmak istendi.Çünkü şimdiye kadar mizah dergilerine karşı üstü kapalı bir hoşgörü vardı.Mizah dergilerindeki çıplaklık da,küfürlü argolu sözler de,bu hoşgörü sayesinde,ama belki de mizahın ciddiye alınmak istenmemesi nedeniyle,müstehçen sayılmamıştı.Fakat AKP iktidarda palazlandıkça mizah dergilerine karşı gösterilmiş olan müsamaha da ortadan kalkıyor gibi.Muhafazakar bir iktidarla demokratlığın,hoşgörü ve uzlaşmacılığın nereye kadar yan yana durabildiğini de zamanla daha iyi göreceğiz.Harakiri'nin iflasının nedeni ise, muzır kurulunun cezai yaptırımlarıymış!...İlk dergiyi poşete koyma kararı alındıktan sonra bu karar tebliğ edilmeden ikinci sayısı dağıtıldığı için para cezasına çarptırılmış.Bu para cezası 100.000 lirayı buluyormuş. Bu parayı karşılayamayacaklarını anlayan Dergi yönetimi,yayına son verme kararı almış.2. Sayısını görmüştüm.Pek komik değildi,ama özenli bir dergi idi.İleride popüler mizah için düzeyli bir çizgi oluşturabilecek bir izlenim yaratmıştı.Şimdiki mizah dergileri gibi karmakarışık ve özensiz değillerdi en azından.Bu dergiyi müstehçen saymak,mizah düşmanlığından başka bir şey değildi,ama bu da oldu.

Bu da bizim muzır kuruluna,poşete sokulma kararı alınan yayınların poşetlerinin nasıl olacağı konusunda naçizane tavsiyemizdir...





haber kaynağı için tıklayınız

18 Haziran 2011 Cumartesi

Geçmiş Zaman Olur ki...



Uploaded with ImageShack.us

Bir yerden hatırladınız mı bu karikatürü?Bunu ben çizdim çizmesine;ama buluş bana ait değil.İlk kimin çizdiğini bilmediğim,ama değişik çizerler tarafından tekrar tekrar çizilmiş bir karikatür...Ta çocukluğumdan hatırlıyorum..Ne gülmüştüm!..Aradan geçen zamana rağmen bir şey kaybetmemiş komikliğinden.Başka başka çizerler tarafından tekrar çizilip yeniden üretildiğine göre bunu görüp sevenler unutulmasını istemiyor olmalılar benim gibi...Ben unutmuştum aslında,teyze kızı hatırlatmıştı bana,"böyle bir karikatür vardı,hatırlıyor musun abicim?" demişti.Bunun unutulmasının haksızlık olacağına inandığım için yeniden çizdim.Eskiden gülüp geçerdim,altı üstü bir karikatürdü o zamanlar benim için.Ama artık neden komik olduğunun da cevabını bulmak zorunda hissediyorum kendimi.

İntihar acı bir olay,her zaman hüzün yaratır,ama burada işin komik bir tarafı da olabileceği izlenimi yaratılmış.Balonla intihar eden balığın davranışının,adamınki ile mükemmel bir simetri halinde olması,belki de komikliğin başlıca nedenidir.Sanki şaka yapar gibi bir anda suyun içinden çıkıp adamın yaratacağı ızdırabı dengeleyen bir kuvvet gibi balık..Adam taşın ağırlığı ile dibi boylayacak..Yalnızca ölümü değil ruhun çöküşü ve sağlıklı bir psikolojinin alt üst olmasını da simgeliyor taş.Oysa bunun tam karşıtı olan şey,yani hafiflik , bir balık tarafından aynı amaçla kullanılıyor!Denge ve simetri diye düşünüyorum buradaki komikliğin nedeni...Mizah, güldürürken dünyayı toz pembe bir şey yapmıyor,ama sertin karşısına yumuşağı,ağırın karşısına hafifi koyarak dengesi bozulmuş dünyaya denge getirmeye çalışıyor.Yeryüzünü katlanılır bir yer haline getiriyor...




Uploaded with ImageShack.us

Bu da 25 yıl öncesinin bir Hasan Kaçan karikatürü..Üstat bir zamanlar böyle birşey çizmiş olduğunu unutmuştur muhtemelen,ama görse idi hatırlardı..Keşke görse bunu,ne sürpriz olurdu kendisine!Koca burunlu adam ve kadınlarını sevmeyen var mıydı bilmem ki Hasan Kaçan'ın?Tanıyanlar kendisinin gündelik hayatta da oldukça komik bir adam olduğunu söylüyorlar.İlk mizah dergisi okumaya başladığım zamanların hatırası bir karikatür..O zamanlar şimdikiler gibi pipisi falan çizilmezdi adamların.Bu sınırlama karikatürdeki komikliği azaltma bir yana artırmış.Sanki gerçekten de elbisesi ve pipisi olmayan bir insan türü varmış gibi bir durum oluşmuş burada.Pipisini teşhir eden öteki adamsa,besbelli bundan büyük gurur duyuyor.Fakat pipisi ve giysileri olmayan adam öyle bir cevap veriyor ki,teşhirci dehşet içinde,yaptığına yapacağına pişman bir vaziyette kaçıyor.

O zaman gülüp geçtiğim bu karikatür üzerinde şimdi biraz düşününce,pipisi ve elbiseleri olmayan adamın toplumun kıyısına savrulmuş,iktidardan yoksun bırakılmış,kaybedecek zincirleri bile olmayan insanları simgeleyen bir figür olabileceğini düşünüyorum...Teşhirci adamsa zenginlik,güç ve iktidar sahiplerinin tarafında duruyor.Adamın teşhirine karşı elbisesiz ve pipisiz adam,kaybedecek şeyi olmayanlar nasıl davranıyorsa,öyle davranıyor :Derisinin altındakini,ölümün ve hiçliğin ürkütücülüğünü gösteriyor.

Hasan Kaçan bu karikatürü çizerken oturup bunları düşünmedi elbet.Tıpkı Karacaoğlan'ın dizelerini yazarken aruz ve ölçü kurallarını kitabi olarak bilmek zorunda olmadığı gibi.Ama o,kaybedenleri iyi tanıyan bir adamdı..UNUTMAMALI Kİ,KARİKATÜR ASLA SADECE BİR KARİKATÜR DEĞİLDİR...

5 Haziran 2011 Pazar