16 Ekim 2010 Cumartesi

Ahhh İstanbul!..



Naparsan yap yutuyo adamı lan bu koca şehir...Yutuyo ama bazen de hapı yutuyo!..Mesela bu karaketördeki yakışıklı,üstün yetenekli genci yutmaya,bitirmeye çalışırken büyük yannış yapıyo...Herif öyle bi şarkı yapmış ki,şarkısında büyük saltanatların gelip geçtiği İstanbul'a diz çöktürmekten söz ediyo..Yarın bigün hak ettiği kadar popüler olunca şimdilerde onu görmezden gelmeyi tercih edenlere nanik yaptığında ya da orta parmağını gösterdiğinde,sakın ola ki "burnu büyüdü" demeyiniz...Siz bunu çoktan hak ettiniz!...

15 Ekim 2010 Cuma

Satırcı Müslüm ile Büyük Aşkı Pasaklı Müzeyyen!..



Uploaded with ImageShack.us

Satırcı Müslüm,bu defa Müzeyyen'e aşık oldu.Aşkı uğruna her yolu mübah saydı daha önce olduğu gibi..Satırı ile önemli bir engeli aştı;ama Müzeyyen,tahammül edilemez derecede pasaklıydı..Napsaydı..Onu da mı satırlasaydı?...Ama seviyordu,seviyordu lan!..Gözyaşlarına boğuldu...

SONUNDA BİZ DE REKLAM ALDIK ABİLER!...



Çok üstümüze geldiler,çokookkk!..Tehdit mi etmediler?Hackerlerini üzerimize mi saldırtmadılar?

Neler yaptılar neler?..Yılmadık,direndik!Onca astronomik ücretleri bile geri çevirdik..Reklama karşı olduğumuz için değil,blogumuzun amacı ve içeriği ile bağdaşabilecek reklamlar almak istediğimiz için…Sabrettik,bekledik…En sonunda muradımıza erdik.Teklif geldi,Swap enerji içeceği için.Reklamın şeklini biz belirlemek istedik,kabul ettiler..Açtık fotoşapı,tasarladık reklamımızı…Adamlar işimizi bayağı beğendiler..İşte Swap,enerji içeceği.İçin.Şunu bilin ki ne kadar çok içerseniz,biz karaketörcü blogu olarak cebimizi o kadar dolduracaz…Adamlar her swap için bize belli bir komisyon ödeyecekler.İçin,daha çok tavşan işareti yapın.Ara sıra barış işareti de yapabilirsiniz....Swap için,Swap sıçın!...

14 Ekim 2010 Perşembe

Ayaklara Dikkat!..



Uploaded with ImageShack.us

Kahraman cengaverler Hünkar-ı Devletluya zafer anında çapulcular gibi değil,şanlı bir dünya devletinin askerleri gibi davranma sözü veriyorlar...Ama ayaklara dikkat

13 Ekim 2010 Çarşamba

"Kalıbını Skiim" adlı TV dizisinden bir sahne!...



Bu karaketördeki sahnenin kamera arkası görüntüsü mü yoksa diziye ait bir görüntü mü olduğu hala tartışılıyor...Ödü Bokuna karışmış bir hayat yaşayan bir adamla ona akıl ve sağduyu dünyasında tutmaya çalışan bir kadının hikayesi bu dizide...Kaçırmayın!...

12 Ekim 2010 Salı

Marksın Ruhu



Marks'ın o devasa eserlerini anlamak,özümsemek de hiç kolay bir şey değil…Fakat bundan sonrası,onsuz olmayacak.Onun yapıtlarını,yaşamını ve mücadelesini yok sayarak günümüz sol siyasetinin bir yere varması pek mümkün değil…

11 Ekim 2010 Pazartesi

Yirmibirinci yüzyıl efsaneleri!...



Sporun bir çok alanında rakip tanımıyorlar..Hele bu konuda ulaşılmazlar..

Plajlar ve Sahiller partisi lideri Kılıçdarzade Gandi Kemal




Yav biz sosyalistler nedense bu Kemal'den bir Gandi çıkacağına bir türlü inanamadık...Aslında CHP'nin de yoksul ve ezilenlere yakın bir parti olduğuna bir türlü inanamıyoruz nedense..Referandumda oy kullanmadık.Anayasa değişiklikleri konusunda itirazımız çoktu;ama sırf bu CHP ile aynı saflarda yer almamak için "hayır" oyu kulanmadık.Nitekim öyle bir tablo çıktı ki,referandum sonrasında,evet demesek bile hayır diyerek plajlar ve sahiller tarafında yer almadığımıza şükrettik.Bir defa daha sormak lazım:Sıcak denizler ve plajlar,Türkiye'nin şeriata ve gericiliğe karşı gözü açık ve külyutmaz kesimi midir?Bizim aymaz sosyal demokratlara göre öyle..Oysa onlar "gaflet ve delalet" içindedirler "hıyanet" içinde oldukları söylenemese de.Plajlar ve sahilerin AKP aleyhtarı bir görünüm sergilemesinin kökeninde "ekonomik" bir sebep mevcuttur modern cumhuriyetle ilgili kaygılardan önce.Bu kesim turizmden para kazanmaktadır ve şehrin içinde plaj kıyafetleri ile gezinmeye alışık Avrupalı ve Türk turistler bu kesimin ekonomisinin ayrılmaz parçasıdırlar.Biraz daha açık söylersek,ege ve akdeniz kıyılarının turizmle geçinen insanları,AKP iktidarının ileride alkollü içki satan yerlerle ilgili düzenlemelere giderse,bölgeden turistlerin kaçabileceği ve bölge ekonomisinin çökebileceği kaygısı yaşamaktadırlar.CHP'yi desteklemelerinin birincil nedeni budur.Fakat Türkiyenin büyük bir kesiminde kitle desteğinden büyük ölçüde kopmaktadır CHP.Nedeni ise açıktır.Emekçilere ve yoksulara uzaklığıdır.Yoksullara yeşilkartçı ve bedava kömürcü AKP'den bile daha uzaktır.Tarihinin hiç bir döneminde gerçek anlamda bir sosyal demokrat olamamasıdır.Hatta tutarlı bir demokrat bile olamamaktadır CHP.Çoğunlukla sivil olmayanlara,militer eyilimlilere sırtını dayayarak ayakta kalmaya çalışmakta,tutarlı bir demokrasi fikrinden bile aciz görünmektedir.CHP'nin sol gibi göründüğü tek dönem,12 eylül öncesi dönemdir.Ancak o zamanlar Türkiye'de çok güçlü bir sol dalga vardı ve CHP de bu dalganın dışında kalamamıştı.Onca yoksul,kültürel hakları gaspedilmiş kürtler nezdinde sefilleri oynamaktadır,nerede ise yoktur.Kılıçdaroğlu ilk zamanlarda yolsuzluğa ödünsüz bir şekilde gidebilecek namuslu bir siyasetçi izlenimi yarattığı için bunca ilgi odağı olmuştu.Fakat zamanla gördük ki,Baykal'ın CHP'sinden pek farklı olmayacak onun önderliğindeki CHP.Keşke sosyal demokrat olabilse gerçek anlamda CHP.Güçlü bir sosyal demokrat partinin olduğu bir ülkede solun da güçsüz olması mümkün değildir.Ama bu tip bir Gandi bize lazım değil...

10 Ekim 2010 Pazar

Oyunseverler için bir karikatür



O sanal alemin büyük oyuncusuydu..Kimse atlamamıştı onun levellerini,kimse onun kadar puanlar kazanamamıştı..Daha iyi bir bilgisayar için donanımı baştan sona yeniledi..En iyi işlemciyi,en iyi ekran ve ses kartlarını topladı.Piyasaya çıkan en son model oyunları kusursuz görüntü ve sesle oynamak için ne gerekiyorsa yaptı.Ama işte en sonunda başına bu geldi..Keşke günde 15 saat oyunla yetinebilse idi!...

İnsanın başına ne gelirse ya meraktan ya taraktan...



Uploaded with ImageShack.us

Efsaneleri yıkan,hurafelerle savaşan adam!...
O kendini hurafelerle savaşmaya adadı..Gizli kapaklı yalanları açığa çıkardı,maske takanların maskesini düşürdü..Bazen de dayak yiyordu;ama hiç bir şey onu savaşmaktan alıkoyamadı.Fakat birgün azgın bir zencinin gazabına uğradı işte!...

9 Ekim 2010 Cumartesi

Neden karikatür çiziyorum meraklısı varsa okusun…



1.İnsanların o kadar acayip dertleri var ki dünyanın haline gülmesem hasta olacağım için..
2.Nesi var bu kadar ciddiye alınacak bu kodumun dünyasının? bir türlü anlamadığım için..
3.Şu gelip geçici dünyada payına düşenden daha fazlasını almak için hayvana dönüşüp dünyamızı sirk yerine dönüştürenlerle kafa bulmak için…
4.Ahlak bekçilerine,gönüllü sansürcülere,doğuştan apoletlilere,fahri görgü kuralı hocalarına;benim gibi gecekondularda değil apartmanlarda konaklarda büyümüş muhallebi çocuklarına çok gıcık olduğum için..
5.Suratım en asık olduğu zamanlarda bile içimde ışıl ışıl gülen bir fırlama olduğunu ispat ve ilan etmek için.
6.Irkçılık yapmadan,garibanları eylence konusu yapmadan,homofobiye sapmadan,azgın kitlelere,güçlülere ve iktidar sahiplerine sırtını dayamadan da mizah yapılabileceğine inandığım için..
7.Hayattaki doğal komiklere çok imrenip hayat tadında çizgiler oluşturacağıma inandığım için…
8. En fena ruhlu olanımızdan en seçkin yaradılışa sahip olanlara kadar hepimizin,Tanrının gözünde birer gülünç karikatürden başka bir şey olmadığımızı hissettiğim için..
9.Küçüklüğümden beri mizah dergileri ile canım cicim muhabbeti yapan sevgililer gibi olduğum için..
10.Gülmece diye sahtekarlık yapılmasından hazzetmediğim için.
11.Dünyaya söyleyecek sözüm olduğuna inandığım için..
12.Kabiliyetimden utanmadığım,onu başkaları ile paylaşmaktan zevk duyduğum için..
13. Böylesine fabrikasyon insanlardan oluşmuş bir ülkede sanat yapmak gibi medeni bir cesarete sahip olduğum için…
14.Başkalarının sanatımı küçümsemesinden,beni yeteneksiz,yaptığım işin değersiz olduğunu düşünenlerden korkmadığım için…
15.Dünya denilen bu cehennemde kimi zaman iyice nefessiz kaldığım zamanlarda hayal ve fantezi dünyasına sığınarak rahatlamak için…

30 Eylül 2010 Perşembe

Red kit Okumuş Olanların Sevebileceği Bir Karaketör!...



Heh he..Hatırladınız di mi o kovboyların birilerini katran ve tüye bulayıp arkalarından kurşunlar yağdırarak kasabalarından şutlamaları muhabbetini:)))

RED KİT!..SEN BENİM KAHRAMANIMDIN NASIL UNUTURUM SENİ YAV!...

29 Eylül 2010 Çarşamba

Kahvehane Şairi..



Yanlış yerlerde hayata toslayan adam,güzide şiirlerini kahvehanede mankafalı heriflere okuyor ve başına bunlar geliyor..Her şairin başına gelen o yanlışa,yanlış yerlerde tezgah açma yanlışına düşüyor..Öğrenecek..Zamanla öğrenecek O da..

Aslanın Aslanlar Gibi Maceralarına Devam...



28 Eylül 2010 Salı

Can çıkar huy çıkmaz!..



Aynen öyle..Bir insanı alırken kötü huylarını değil ama kötü huyları ile alıyorsunuz..Boşuna değiştiririm diye hayal kurmayın..Böyle bir şeye niyetlenirseniz,hiç istemediğiniz şekilde değişen kendiniz olacaksınız...Unutmayın!

TEKERLEĞİN İCADI...



İnsanlığın kültür ve uygarlık dünyası kolay kurulmadı.Çünkü tekerlek icat edilmeden önce "dingiller" vardı.Tekerleği icat eden adamı alaya aldılar,makaraya sardılar...Dünya tarihinin en büyük buluşunu yapmış olan adamı dünyaya küstürdüler...Ama tarih gösterdi ki,asıl tekerlek ve top mop olanlar,bu zavallı adamla alay edenlerdi!...

27 Eylül 2010 Pazartesi

Evren nerede başlar nerede biter?



O balıklar ki derya içindedirler derya nedir bilmezler...

O insanlar ki herşeyi bildiğini sanırlar...Ama hiçliğin içindedirler...

Her ayının bir armut yiyişi var!...



Böyle mikrop heriflerle takılırsanız,ara sıra hasta olursunuz..

Herkesin mutlaka bir atıp satamadığı bir mikrobu olur..

26 Eylül 2010 Pazar

İmkansız Aşıklar..



Olmaz işte,araya engeller girer...Boy farkı,işlev farkı,soy farkı,sop farkı...Zorla güzellik olmaz..Atlarla midilliler arasındaki bu münasebetler asla neticeye ulaşamadığından,ortanca atlar gibi bir tür çıkamadı ortaya

TAŞ DEVRİNDE AŞK MEŞK OLAYLARI!...



O zamanlar bile kadınlara istediği gibi sahip olamıyordu erkekler...İşin incelikleri vardı,taş devri falan diye hafife almamak lazım...Bu işi ömür billah beceremeyenler vardı,ama kadın nüfusu azalmasın diye kendi avladıkları kadınları ikram ediyorlardı o beceriksiz abazalara!...

24 Eylül 2010 Cuma

Mahallenin Haspası



O FARKLIYDI...

Giyimi,kuşamı,takıları,kendine özgü tarzı,dinlediği parçalar ve takıldığı tv dizileri ile kendi kuşağına bir elli sene taktı..Oğlanlar avucunu yaladı,ama kendi ayarında birini bulamayınca,deve ticareti ile uğraşan bir arap şeyhi ile evlenip buralardan ayrıldı....

Aslanlar da Ağlar!...



Olmasını istemiyordu,ama oldu..açlıktan ölecek değildi,yaptığına pişman oldu..Ama oldu...

Aşk aşk diye zırvalayıp durmayın lan!...Bütün aşklar böyle biter..Büyük aslan küçük balığı yutar işte...

Ayrı Galaksilerin Çocukları!...



Yok yok biraraya gelemez bunlar...En azından türk mutfağında..Belki Çinde yaşasalardı daha mesut bahdiyar olurlardı

21 Eylül 2010 Salı

ASLANIM BENİM!...



YE ASLANIM YE!..KAPLAN YE,KANARYA YE,KARTAL YE,HOROZ YE!..HELAL SANA BU YOLLAR!..

Bir delikanlı için küçük fakat insanlık için büyük bi adım!..



Hovardalığa giden yollar işte böyle adım adım döşeniyor!

Avcıların Kralından Krallara Layık Bir Macera!...



İŞTE O DİNGİL!...

Ava giden avlanır hoca!..Dingilin biri safari aslan avına çıktı.Gördüğümüz gibi babayı avladı...Son anındaki o muhteşem yüz ifadesini o kadar beğendi ki aslan,bunu ölümsüzleştirmek için,mumyaladı,içini doldurdu...ve kötü zamanlarında moralini düzeltmek için bu surat ifadesine baktı da baktı!...




İşte yakın plandan o babalara gelme anı!...

20 Eylül 2010 Pazartesi

KRALLAR MÜCADELESİNDE GÜLEN TARAF ARSLAN!...



ORMANLARIN KRALI ASLAN..PİPİLERİN KRALI KİM LAN?

AKLINIZA ŞÖYLE BİR SORU GELEBİLİR...ASLANI BİLİYORUZ ORMANLARIN KRALI..PEKİ EŞEK NEYİN KRALI?..

BEN DE BİLMİYORUM AMA BİR TAHMİNDE BULUNAYIM:EŞEK...EE..PİPİLERİN KRALI OLABİLİR.GERÇİ FİLLE ZÜRAFA İLE FALAN YARIŞAMAZ,AMA BOYUNA GÖRE KIYASLANDIĞINDA ONLAR RAKİP OLAMAZLAR EŞEĞE DİYE TAHMİN EDİYORUM..

ZENCİLERİ KARIŞTIRMAYIN LAN!...IRKÇILIKLA FALAN SUÇLAYABİLİRLER BİZİ... O MEVZU BİRAZ KARIŞIK..

Şeytan ile pazarlık olayı!..



İki göt oğlanının bu pazarlığında zararlı çıkan çok kazanan yok...

19 Eylül 2010 Pazar

ANKARA BENTDERESİNDE BİR KOT PANTOL PAZARLIĞI!...



Bu,gerçek hayattan alınmış bir karikatüür!..Bu karikatürün hikayesini okumak için tıklayınız

Duygusal kartalın saçma maceralarına devam!..



BLOG ZİYARETÇİLERİ NEDEN YORUM YAZMAZ?



Yorum yazan okur oldukça nitelikli bir okurdur:Okumakla kalmayıp tepkilerini ortaya koyacak kadar;yazara başka dünyaların,fikirlerin ve yorumların mümkün olduğunu gösterecek kadar etkin,fikirlerini ortaya koymaktan çekinmeyecek kadar medeni cesaret sahibidir


Blog yazmaya 2009 yılında Arşimet Noktası ile başladım.Arşimet noktası her telden çalan “çorba” bir blog idi.Yazılar,denemeler,yaptığım bestelerden,okuduğum şiirlerden,söylediğim türkülerden teşekkül eden video klipler,karikatürler,mizahi yazılar…Ama sonradan baktım ki,blog yazıyorsan ya tümüyle ciddi takılacaksın,ya da ciddiyeti bırakıp sululukla iştigal edeceksin.Bundan yola çıkarak,Arşimet noktasında yazılara ağırlık verdim,karikatürlerim için “Karaketörcü” adlı bir başka blog oluşturdum.Hala yazıp çiziyorum ve bundan sonra da devam edeceğim.Önümüzdeki yıl için,Sinemanın Sanata Dönüştüğü An adlı bloguma sinema severlerin beğeneceğini umduğum çok sayıda sinema yazısı hazırlıyorum.Bir de alan adı ve hosting hizmeti satın alıp bloglarımı worldpress ya da jombla platformlarından birine taşımayı planlıyorum.
Blog yazmayı önemsediğim için devam ediyorum.Boş zamanlarımın çoğunu bloglarımı güncellemek için değerlendiriyorum.Fakat bu yaptıklarım bloglarımı ziyaret edenler nezdinde nasıl bir yankı uyandırıyor,fikrim yok.Aslında Google istatistikleri olmasaydı muhtemelen bloglara yazmayı bırakabilirdim.Fakat bloguma ilişkin ziyaretçi istatistikleri kayda değer bir izleyici kitlesi oluştuğunu gösteriyor.Şu an için Arşimet Noktası tatmin edici düzeyde bir ziyaretçi sayısına ulaşmış durumda.”Karaketörcü” adlı blogum daha az ziyaretçi çekiyor olsa da blogumun yeni olması ve arama motorları bağlantı veren sitelerin yetersiz olması nedeniyle henüz hak ettiği düzeyde olmadığını,zamanla içeriğine gösterdiğim özene paralel olarak ilginin artacağını düşünüyorum.
Bu iki blogun takipçileri yazıları okuyup içeriği görüntülemekle yetiniyorlar,yorum yazma konusunda oldukça cimriler.Başka bloglar arasında gezinti yaptığımda bazı bloglarda insanı kıskandıracak kadar çok yorum olduğunu bazılarınınsa benimki gibi sinek avladığını görüyorum.Aslında çok ziyaretçi yorumu olan bloglar ya eski olduklarından etrafında yorum yazıp yazarla fikir ve duygu alışverişi yapan ziyaretçiler oluşturmuşlar,ya da blog yazarının arkadaş ve dost çevresinin geniş olmasından nasibini alıyorlar.Fakat yapılan yorumların sayısı bir blogun kalitesinin ölçütü olamaz kesinlikle.Ama bu,okur için geçerli değildir.Yorum yazan okur oldukça nitelikli bir okurdur:Okumakla kalmayıp tepkilerini ortaya koyacak kadar,yazara başka dünyaların,fikirlerin ve yorumların mümkün olduğunu gösterecek kadar etkin,fikirlerini ortaya koymaktan çekinmeyecek kadar medeni cesaret sahibidir o..Gerçi garezle,kinle,nefretle,yorumdan ziyade küfretmek amacıyla yazanlar da çoktur;ama onların bile en azından bir kısmı tartışma adabını bilmiyor olsalar da,tepki ortaya koymak isteyen ,hiç yorum yazmayanlardan daha makbul okurlardır.B ir bloga yorum yazmak yazarını pohpohlamak ya da övgülere boğmak da değildir.Yorum, yazarın dış dünyada bulduğu paha biçilmez bir yankıdır.Ne için yazdığı kimler için yazdığı ve yazdıklarının nasıl anlaşıldığı hakkında fikir veren yankı…Yazmak,yankı bulduğu sürece anlamlı bir etkinliktir.
Ben sabırlıyım.Yorum yazmanın da yazı yazmak kadar önemli olduğunun bilincine varmış,fikirlerini ortaya koymaktan korkmayacak kadar medeni cesaret sahibi ziyaretçilerin,tıpkı bu blogların ziyaretçi istatistiklerinin zaman geçtikçe artması gibi zamanla artacağına inanıyorum.Asıl nitelikli okurların o zaman oluşacağını da biliyorum.

18 Eylül 2010 Cumartesi

Siperde Çömelme Ayakta Durma Polemiği!...



Bir aralar çömelme ayakta durma polemiği vardı..O konu hakkında yeni bir karaketör konusu geldi aklıma..Biraz geç oldu,amma sağlık olsun ne diyeyim!...

DUYGUSAL KARTALIN MACERALARI!..



O da ikilemler yaşıyor..Çoğu zaman lokmalar boğazına diziliyor..Ama napsın?Böyle olmak zorunda..Onun da yavruları var bakmak zorunda onlara!..Fakat biz de onun gibi olmak zorunda mıyız lan?Yazık ulan yazık..İnanız bizler lan!...Tu sizin kalıbınıza!...

16 Eylül 2010 Perşembe

Bir Halkoylaması fıkrası!...



Referandumdan sonra "pilajlar ve sahiller partisi" CHP'nin bir çok üst düzey parti mensubu üyesinin "evet" oyu kullandığı ortaya çıkınca,Kemal kılıçdaroğlu böyle halt işleyen partilileri toplamış..Başlamış fırça atmaya...

-Yav siz deli misiniz?hadi ben,bir kaza oldu oy kullanamadım..Sizin aklınızdan zorunuz mu var..

Evet oyu kullanan partililer;
-Napalım demişler.İmam osurursa cemaat sıçar!...

Referandum Sonrası Akılda Kalan Sorular!...




Kafamı kurcalayan altışar şıklı halkoylaması problemleri!...

1)"Önemli olan boy değil soy!.. soy!.." diye haykırıyordu Kasımpaşalı Tayyip-ül Recep.Gandi Kemal boyunun ölçüsünü mü almış oldu halkoylamasında?ya hayır oyları fazla çıksa idi?..Soyunun ölçüsünü mü alacaktı Tayyip-ül Recep?...

2)Mitinglerde birbirine laf sokma yarışına girmişti ya bunlar...Kasımpaşalı Tayyip-ül Recep "önemli olan boy değil soy!.. soy!.."lafına karşı Gandi Kemal,"önemli olan boy değil işlev!..işlev!" deseydi,daha mı terbiyeli bir yaklaşım içinde olurdu?...

3)Tayyip-ül Recep "taraf olmayan bertaraf olur!" diye tehdit savuruyordu ya..Peki ne fener,ne gassıray,hiçbir takımı tutmayan bir adam "bertaraftar"mı olmak zorunda idi bu durumda?...

4) "Taraf olmayan bertaraf olur!"diyen Tayyip-ül Recep,halkoylamasının sonucu belli olunca,"Fvet diyen de hayır diyen de kazandı...Türkiye kazandı!" dedi.Peki bertaraf olanlar nolacak?..Türkiye kazandı denildiğine göre onlar yurtdışına mı sürülecek?

Duygusal Kartal!..



Renklerine bakarsan,kartal beşiktaşlı, horoz cinbom..Oysa ikisi de Cimbomlu bunların..en büyük cim bom!...

Mutluluğun formülü!...



Mutluluğun formülünü bulamasıysanız,problemi çözmek için alternatif bir yol deneyin..Yakınlarınızın mutsuzluğundan hareket edin..Onlar mutsuz olacak diye içe atmayın!..dövün!...Sövün!...İmza:Egoist

11 Eylül 2010 Cumartesi

Kız tavlama bilirkişisi!...



Onda iyi çene vardı..Kızlara nasıl yaklaşılır,nasıl konuya girilir,konudan konuya,konudan eve,evden yatağa nasıl atılar...İnceliklerini biliyodu olayın.Çok kız götürmüştü,ama bir baltaya sap olamamıştı.Bir gün,neden kız tavlama bilirkişisi olmadığını sordu kendine.Utangaç abaza oğlanlara rehberlik edecek,bu sayede yolunu bulacaktı.Eşsiz deneyimlerini paraya çevirdi..Aklını sevsinlerdi!...